Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/2234 E. 2015/11685 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2234
KARAR NO : 2015/11685
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

MAHKEMESİ : Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2005/122-2013/293

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı O. T.R.R.k A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların sürücü, işleten ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın müvekkillerinin desteği küçük Selçuk Kılıç’a çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 23.100,00 TL maddi tazminat (650 TL’sı cenaze ve defin gideri olmak üzere) ile desteğin anne ve babası olan davacılar için ayrı ayrı 20.000,00’er TL ve desteğin kardeşi davacı için 10.000,00 TL manevi tazminatın, 14.08.2004 kaza tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini davacı anne G.için 81.809,00 TL’na ve davacı baba M.için 71.484,00 TL’na artırmıştır.
Davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile davacı G.için 81.809,00 TL, davacı M.için 71.484,00 TL, destekten yoksun kalma tazminatı ile 650 TL cenaze giderinin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı sigorta şirketinin poliçe limitiyle sınırlı olarak tazminatın bakiye 23.100,00 TL’dan sorumlu olmak üzere) davalılardan tahsiline, davacılar G. ve M.için ayrı ayrı 10.000,00’er TL ve davacı kardeş H.için 5.000,00 TL, manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı O.T.R.R.A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 (6098 Sayılı TBK’nun 49.maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK’nun değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir.
Görüldüğü gibi, BK’nun 60 ve 2918 Sayılı KTK’nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK’nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 Sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar içinde geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 10.10.2001 gün 2001/19-652 ve HGK’nun 16.04.2008 gün ve 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, kaza sonucu davacıların desteği Selçuk Kılıç vefat etmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 765 Sayılı TCK’nun 102/1. maddesine göre zamanaşımı süresi 5 yıldır.
Davaya konu trafik kazası 14.08.2004 tarihinde meydana gelmiş, ıslah ise 24.4.2013 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda ıslah edilen kısım için zamamaşımı süresi dolduğu halde mahkemece davalı O.T.A.Ş vekilinin bu yöne ilişkin zamanaşımı itirazının reddi doğru değildir.
3-Mahkemece gerekçede benimsendiği açıklanan, dava konusu kaza ile ilgili ceza yargılamasında kusur yönünden Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, davalı sürücü 7/8, davacıların desteği S. ise 1/8 oranında kusurlu bulunmuş olmasına rağmen mahkemece davacıların gerçek zararından desteğin kusuru nisbetinde indirim yapılmaması da doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı O.T.R.R. A.Ş vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı O.T.R.ve R. A.Ş yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı O.T.R.ve R.A.Ş’ne geri verilmesine 05/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.