Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/22143 E. 2017/4051 K. 17.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22143
KARAR NO : 2017/4051
KARAR TARİHİ : 17.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı … ve … Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada, davacılar vekili; davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıların eşi/babası …’nin idaresindeki araca çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacılar için 3.000,00’er TL’den toplam 6.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının, davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 23.12.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle, toplam taleplerini 50.000,00 TL’ye yükselterek, bu bedelin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Birleşen davada, davacılar vekili; asıl davaya konu kazadaki ölüm nedeniyle davacıların manevi zarara uğradıklarını belirterek, davacı … için 30.000,00 TL. ve … için 20.000,00 TL. olmak üzere toplam 50.000,00 TL. manevi tazminatın, kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … ve … Ltd. Şti. vekili, davaya konu olayda davalı sürücünün kusuru bulunmadığını, desteğin park halindeki araca yandan çarptığını, kusurlu eylem bulunmadığından davacıların tazminat talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … şirketi vekili, poliçe limitiyle sınırlı olarak ve sigortalının kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı tarafın maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacı … için 25.000,00 TL. ve … için 12.543,42 TL. olmak üzere toplam 37.543,42 TL. destekten yoksun kalma tazminatının yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, tazminata davalı … şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden faiz işletilmesine; davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacı … için 15.000,00 TL. ve Amil Eren için 10.000,00 TL. olmak üzere toplam 25.000,00 TL’nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı … ve … Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle, ceza yargılamasında alınan, birbiriyle uyumlu, oluşa ve dosya kapsamına uygun tespitleri içeren uzman bilirkişi raporlarındaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı … ve …Ltd. Şti. vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK’nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir. Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, BK’nun 60. ve 2918 sayılı KTK’nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK’nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür(HGK’nun 5.6.2015 tarih 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kaza sonucu davacıların desteği Sami hayatını kaybetmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 5 yıldır. Davaya konu trafik kazası 27.08.2004 tarihinde meydana gelmiş, maddi tazminat istemini içeren asıl dava, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, kısmi dava biçiminde, 20.09.2004 tarihinde açılmıştır. Yargılama sırasında davacı taraf, 23.12.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle, toplam maddi tazminat taleplerini 50.000,00 TL’ye yükseltmiş; davalı … ve … Ltd. Şti. vekili tarafından yasal sürede, ıslah edilen kısma ilişkin olarak zamanaşımı def’i ileri sürülmüştür.
Bu durumda mahkemece, kaza tarihi ile ıslahın yapıldığı tarih arasında, davaya konu olay bakımından uygulanması gereken 5 yıllık ceza zamanaşımı süresinin geçtiği, davalı … ve … Ltd. Şti. vekilinin, süresinde zamanaşımı def’ini ileri sürdüğü gözetilerek, bu davalılar yönünden ıslah edilen kısım için davacı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … ve … Ltd. Şti. vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte, açıklanan nedenlerle, davalı … ve … Ltd. Şti. vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … ve … Ltd. Şti’ye geri verilmesine 17/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.