Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/21896 E. 2016/10750 K. 22.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21896
KARAR NO : 2016/10750
KARAR TARİHİ : 22.11.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı Hazine vekili, davalı borçlu …’ın kamu alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı dava konusu taşınmazı kız kardeşinin kocası davalı …’e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı … vekili, 6183 sayılı Yasa’nın 28.maddesine göre yakın akrabalar arasındaki tasarrufun aynı yasanın 27.maddesi gereğince ödeme müddetinden geriye doğru 2 yıl içinde yapılmış ise geçersiz olacağı, dava da bu süre koşulunun gerçekleşmediğini, borçlunun kamu borçlarını ödeyebilmek için taşınmazlarını sattığını müvekkilinin mal kaçırma amacının olmadığını haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, müvekkilinin teminat olarak gösterdiği araçları olduğunu belirterek üçüncü kişi vekilinin savunmaları yönünde açıklamalar yapmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların 02.08.2008 tarihinde borçlu tarafından kardeşinin eşi …’e devredildiği, 6183 sayılı Yasa’nın 28/1 maddesine göre üçüncü dereceye kadar kan hısımları ile eşler ve ikinci dereceye kadar ‘bu derece dahil) sıhri (kayın)hısımları arasındaki tasarruflar bağış niteliğinde olup iptali gerektiği ayrıca aynı yasanın 30.madde kapsamında davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumu ve mal kaçırma amacını bilebilecek durumda olması nedeni ile tasarrufların iptali gerektiği ancak taşınmazların dava dışı şahıslara devredilmiş olması nedeni ile asıl kamu borçlusu dava dışı şirketin 02.04.2008 tarihi itibari ile 6.971,02 TL’ye ulaşan vergi borcu ve ferilerinin ödeme tarihinde ulaştığı miktarı aşmamak üzere taşınmazın elden çıkarıldığı 30.09.2011 tarihindeki değeri ile sınırlı olmak kaydı ile davalı …’ten tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve 6183 sayılı Yasa’nın 30.maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarruflar tarihleri ne olarsa olusun geçersiz olacağından ve kamu borç miktarı dikkate alındığında teminat olarak gösterilen aracın alacağı karşılamasının imkansız bulunmasına göre davalılar vekilinin tüm davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-HMK’nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hernekadar 6183 sayalı Yasa da İİK’nun 283.maddesine benzer bir hükme yer verilmemiş ise de, anılan yasanın 31.maddesideki ifadeden çıkarılacak sonuç tasarrufun iptali ile alacağın tahsilin sağlamaktır. Tasarrufun iptali davası açılınca amme alacaklısının başlattığı takipteki asıl alacağa bağlı feri alacaklar dava tarihinde sabit hale gelmeyeceğinden (yürümeye devam edeceğinden) alacağın dava tarihindeki miktarı sınırlı karar verilmez.
Somut olayda dava dışı asıl kamu borçlusunun kamu alacağının 10.04.2014 tarihli davacı idarenin yazısında tasarruf tarihinde borç miktarı 6.971,02 TL olarak belirlenmiş iken 27.10.2010 tarihli tesbit tutanağında 334.819,74 TL olarak tesbit edilmiştir. Mahkemece bu çelişki giderilmeden 6.971,02 Tl borcun ödeme tarihindeki miktarı üzerinden karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan dava konusu taşınmazlar üçüncü kişi tarafından 30.09.2011 tarihinde elden çıkarılmış ve taşınmazların bu tarih itibari ile değerleri bilirkişi vasıtası ile belirlenmiş olmasına karşın bu miktar belirtilmeden infazda kuşku uyandıracak şekilde “30.09.2011 tarihindeki değeri ile sınırlı olacak demek” sureti ile hüküm tesisi hatalıdır.
Ayrıca davanın kabulüne karar verildiğine göre, yargılama giderinin mecburi dava arkadaşı olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi de isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlere davalılar vekilinin tüm davacı vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 236,19 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.