Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/21862 E. 2016/10747 K. 22.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21862
KARAR NO : 2016/10747
KARAR TARİHİ : 22.11.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde … vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı … ile müvekkilinin boşandığını, boyanma davası sonucu tazminata hükmedildiğini, hakkında takip başlatıldığını, mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını diğer davalı …’ya devrettiğini, bu devrin iptali ile borçlu adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, satışın muvazaalı olamadığını, davalı … ile müvekkilinin yaptığı anlaşmaya göre 2013 Temmuz ayına kadar taşınmazda oturmaya devam edeceğinin kararlaştırıldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …, taşınmazı ailesinin desteği ile ve peşin ödeme yaparak satın aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı ile davalılardan Varol’un 13.06.2012 tarihinde boşandığı, davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedildiği, dava konusu taşınmazın 19.06.2012 tarihinde devredildiği, davalı …’nın bedel ödediği diğer davalının da bedeli aldığını ispatlayamadığı, davalıların birbirlerini tanıdıkları, Aile mahkemesinde görülen davada… adına çıkartılan tebligatın … tarafından birlikte yaşayan sıfatı ile tebliğ alındığından bahisle davanın kabulüne taşınmazının tapusunun iptali ile 12/152 hisse olarak … adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve davalı …’un tüm davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2.Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabileceği,böyle bir iddia karşısında aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçların saptanması olduğu, davacının tazminat davası ile edebileceği alacağının tahsilinin sağlamak amacıyla eldeki davayı açtığı, taşınmaz satışının iptali ile alacağını temin etme imkanı olacağından davacının böyle bir davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Bu nedenlerle, mahkemece davanın kabulü halinde davacı alacaklıya alacak ve ferileri ile sınırlı olarak dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken, tapu kaydının iptali ile borçlu adına tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK’nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nin 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı …’un tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 1.bendindeki “… adına tapuya KAYIT TESCİLİNE” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olarak taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine” ibaresinin yazılmasına hükmün değiştirilmiş bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 512,30 TL kalan onama
harcının temyiz eden davalı …’dan alınmasına 22.11.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.