Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/21327 E. 2016/10764 K. 22.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21327
KARAR NO : 2016/10764
KARAR TARİHİ : 22.11.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı eş …’in aleyhine açılan alacak davası sonucu hükmedilmesi muhtemel alacağının tahsiline engel olmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 20.9.2013 tarihinde davalı …’a sattığını, satış işleminin muvazaalı olduğunu belirterek iptali ile tapu kaydının davalı … adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, eksik harcın 49.000 TL üzerinden tamamlanması gerektiğini, davacının davalı eşten alacağı bulunmadığını, dava konusu taşınmazın davalı … tarafından 19.1.2010 tarihinde babasından alındığını ve borca mahsuben davalı …’a satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın edinilmiş mallara katılma rejimi nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, davacının iddiasının katkı payı alacağına ilişkin olması nedeniyle Aile Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkemenin görevsizliğine, süresi içinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli Düzce Nöbetçi Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TBK’nun 19 maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir.
Bir dava da öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. (HMK’nun madde 33)Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş
biçimine göre dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanununun 19.maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
TBK’nun 19.maddesi gereğince açılan davada uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece davanın katkı payı alacağına ilişkin olduğu belirlenmiş ise de mahkemenin bu nitelendirmesine katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı ile davalı … halen evli olup davacı, dava konusu taşınmazın onarım ve bakımı için eşine verdiği 25.000 Euronun tahsili için koca aleyhine açtığı 2013/283 Esas sayılı tazminat davası sonucu hükmedilmesi muhtemel alacağın tahsilini engellemek amacıyla muvazaalı devir yapıldığını ileri sürerek satışın iptalini talep ettiği gibi taşınmazın alımı konusunda katkısından da bahsetmemektedir. Bu durumda mahkemece TBK’nun 19 maddesi gereğince açılan davada uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerektiğinden davanın esasına girilerek Mahkemece davacı tarafından davalı … aleyhine açılan Düzce 2.Aile Mahkemesinin 2013/283 Esas (görevsizlikle Düzce 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/157 Esas numarasını almıştır) sayılı dava dosyasının sonucu beklenerek davacının alacağın kesinleşmesi halinde mevcut delillerin TBK’nun 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.