Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/21322 E. 2014/17939 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21322
KARAR NO : 2014/17939
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2013
NUMARASI : 2012/233-2013/403

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili müvekkile ait aracın, davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın çarpması sonucu hasarlandığını belirtip, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere meydana gelen hasar nedeniyle araçta gerçekleşen 1.500,00 TL değer kaybı zararının 11.08.2010 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş 27.05.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 2.625,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili sorumluluklarının poliçe limiti, sigortalılarının kusuru ve gerçek zararla sınırlı olduğunu belirtip, yapılan ödemeler nedeniyle poliçe limitinin dolduğunu, değer kaybı yönünden zaman aşımının gerçekleştiğini ve daha önce verilen ilamla kesin hüküm oluştuğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazmini istemine ilişkindir.
Somut olayda, aracı, davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın çarpması sonucu hasarlanan davacı, araç hasarı için icra takibi yapmış, icra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış, araçtaki değer kaybı yönünden de daha sonra iş bu tazminat davasını
açmış olup, mahkemece hasara ilişkin olarak daha önce İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan 2010/1215 esas sayılı dosyada davanın kısmi dava olduğu belirtilmediğinden ve anılan dava kesinleştiğinden davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde (1086 sayılı HUMK 237. md ) “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. (3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir. (4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır. (5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre kesin hükmün söz konusu olabilmesi için daha önce açılarak hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olan davanın tarafları, dava sebebi ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davanın talep sonucunun aynı olduğu ikinci bir dava açılması gerekir.
Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2.el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark değer kaybını gösterir. Trafik kazasından kaynaklanan hasar bedeli ise aracın trafik kazası sonucu darbelere maruz kalması nedeniyle araçta oluşan teknik nitelikteki zararın giderilmesi ile ilgili onarım giderlerine ilişkin olup, aracın kullanıma hazır eski haline getirilmesi için yapılan tamir ve parça değişimi giderlerine yöneliktir. Değer kaybı aracın hasara uğraması halinde meydana gelmekte ancak
yukarıda belirtildiği gibi hasardan tamamen farklıdır. Onarım giderleri ile değer kaybının aynı davada birlikte istenmesi ya da hasarın giderilmesi için talepte bulunulurken değer kaybının ayrıca talep edilmesi için fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına ilişkin yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Açılan dava davacı aracında trafik kazası sonucu meydana geldiği iddia olunan değer kaybı tazminatına ilişkin olup, kesin hüküm olarak kabul edilen önceki dava ise davacı aracında trafik kazası sonucu oluşan hasar bedeline yönelik olup dava konuları farklıdır.
Bu durumda mahkemece değer kaybı tazminatı talep edilebilmesi için hasara ilişkin önceki davada davanın kısmi dava olduğunun belirtilmesine gerek bulunmadığı ve bu dava için kesin hüküm olduğu nitelendirilen anılan davanın konusu ile bu davanın konularının farklı olduğu gözetilerek işin esasına girilip tarafların iddia, savunma ve delilleri toplanarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.