Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/20714 E. 2014/17033 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20714
KARAR NO : 2014/17033
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2014
NUMARASI : 2012/332-2014/451

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı G.. Sigorta A.Ş. vekili ve davalı A.. T.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın müvekkiline ait araca çarptığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, kaza sebebiyle müvekkilinin aracının hasarlandığını ve değer kaybına uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.168,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı G.. Sigorta A.Ş. vekili; davacıya ait araçta meydana gelen hasar ile kazanın uyumsuz olduğunu, beyan edilen kaza ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı A.. T..; frenlerinin boşalması neticesinde anayola kontrolsüz giriş yaparak davacının aracına çarptığını, zararın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı tarafından karşılanması gerektiğini savunmuştur
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 4.552,53 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 750,00 TL’nin ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı A.. T..’dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı G.. Sigorta A.Ş. vekili ve davalı A.. T.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı G.. Sigorta A.Ş. vekili ve davalı A.. T.. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2 maddesi gereğince trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğünün süresi, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya iletildiği tarihten itibaren 8 işgünü olarak belirlenmiştir. Bu sebeple usulüne uygun bir başvuru yapılıp yasada belirlenen süre dolmadan trafik sigortacısı bakımından alacağın muacceliyetinden ve dolayısıyla temerrüdünden söz edilemez.
Bu durumda mahkemece, davacı vekilinden davalı sigorta şirketine usulüne uygun olarak başvuru yapılıp yapılmadığının sorulması, başvuru mevcutsa başvurunun tebliğine ilişkin belgelerin istenip ibraz edildiğinde tespit edilecek tarihe 8 iş günü eklenmek suretiyle bulunacak tarihten, başvuru yoksa dava tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinin temerrüt faizinden sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
3-Davalı G.. Sigorta A.Ş. zarara neden olan 41 M… plakalı aracın Trafik sigortacısı olup, araçta meydana gelen değer kaybı talebi bu davalı yönünden reddedilmiş, değer kaybının sadece diğer davalı A.. T..’dan tahsiline karar verilmiştir. Davalı G.. Sigorta A.Ş. yönünden verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmemiştir. Bu durumda esasen bir davalının diğer davalı lehine verilmiş olan hükmü o davalı aleyhine temyiz etme hakkı yok ise de; zarara neden olan aracın sürücüsü ve sigortacısı olan davalıların sorumluluğu yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk olup aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı vardır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borç türü olup, borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıya borcu ifa eden borçlulardan biri, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçlularında alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK 145/1) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK 146/1) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de, kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup, ardından borçlular arasındaki iç ilişkide görülecek rücu davası yönünden kesin hüküm ifade etmez. Rücu davası dikkate alındığında temyiz eden davalının davalı G.. Sigorta A.Ş. hakkındaki hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
Zira sorumluluk davasındaki karar kesin hüküm oluşturmaz ise de rücu davası yönünden sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi, usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde, haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalıların sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında bu kural ihlal edilmemiş olacaktır. (Yargıtay HGK 2009/16-428-483 sayılı ilamı)
Açıklanan nedenlerle, rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında kararın temyizinde davalı A.. T..’nın hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi, hakkındaki karar kesinleşen davalı sigorta şirketinin araçta meydana gelen değer kaybı yönünden sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak, taraflar arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; mahkemece (sigorta şirketi yönünden usuli kazanılmış hakkın ihlal edilmemesi gerektiğinden) davalı sigorta şirketi yönünden icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak, sadece sorumlu olduğu hususunun tespitine yönelik hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 280. maddesinde bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edileceği, 281. maddesinde ise bilirkişi raporuna karşı tarafların iki haftalık süre içerisinde itiraz edebileceği öngörülmüştür. Dosya içerisinde davalı G.. Sigorta A.Ş. vekilinin 12.06.2014 tarihli duruşma için sunmuş olduğu mazeret dilekçesi mevcut olup dilekçe içeriğinde davalı vekili açıkça bilirkişi raporunun kendilerine tebliğini ve beyanda bulunmak için süre verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 12.06.2014 tarihli duruşmada davalı G.. Sigorta A.Ş. vekilinin mazeret talebi hakkında herhangi bir karar verilmemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporunun davalı G.. Sigorta A.Ş. vekiline tebliğ edilmemiş olup savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Güneş Sigorta A.Ş. vekili ve davalı A.. T.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı G.. Sigorta A.Ş. vekili ve davalı A.. T.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar G.. Sigorta A.Ş ve Ali Doğan’a geri verilmesine 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.