Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/20593 E. 2015/11682 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20593
KARAR NO : 2015/11682
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

MAHKEMESİ : Devrekani Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/07/2014
NUMARASI : 2012/110-2014/123

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın müvekkillerinin desteği N.G.’nin sevk ve idaresinde bulunan ve diğer destekleri Y. G.’nin içinde bulunduğu araca çarparak destekleri anne ve babalarının ölümüne sebebiyet verdiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacılar için ayrı ayrı 2.500,00’er TL, toplam 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 29.05.2003 kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili, ıslah dilekçesi ile davacı Tanju dışındaki davacılar yönünden talep sonucunu arttırmıştır.
Davalılar vekilleri, zamanaşımı itirazında bulunmuş davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davanın kısmen kabulü ile davacı İbrahim için 2.857,91 TL, Hazar için 3.293,94 TL, Cansu için 4.532,92 TL maddi tazminatın 29.05.2003 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-1086 sayılı HUMK’nın 388 ve 389.maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın karşılık 297/1-2.maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve

sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda hükmün gerekçesinde davacılardan T.. G..’nin talep edebileceği bir tazminat miktarı olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen hüküm fıkrasında davacı Tanju’nun tazminat talebi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerekçe ile hüküm fıkrası uyumlu olmayıp, taraflar yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak nitelikte olduğundan, bu yön yukarıda açıklanan yasa maddelerine açık bir aykırılık oluşturduğundan (10.04.1992 gün, 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere) hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebebine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalılara geri verilmesine 5.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.