Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/20455 E. 2014/19171 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20455
KARAR NO : 2014/19171
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili müvekkiline ait aracın davalının işlettiği otoparkta olduğu sırada 24.09.2011 tarihinde gerçekleşen su baskını nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini, aracın 5 gün sular altında kaldıktan sonra çıkarıldığını, müvekkilinin otoparka abone olduğunu ve aracın otoparkın Bodrum katına bırakıldığını ve davalının tam kusurlu olduğunu bildirerek 16.000,00 TL hasar bedelinin 24.09.2011, 617,00 TL tespit giderinin ise 11.10.2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar vermesini istemiştir.
Davalı vekili olay tarihindeki şiddetli yağmur nedeniyle derelerin taşması sonucu yakınındaki kapalı otoparkın sular altında kaldığını, sular tahliye edilmeden araçların çıkarılamadığını, 50 cm çamur altında kalan araçların iş makinesi ile otoparktan çıkarılabildiğini belirtip, olayın mücbir sebepten kaynaklanması nedeniyle kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile 13.334,00 TL’nin 24.09.2011, 436,80 TL’nin de 11.10.2010 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte toplam 13.820,80 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının aracının ücreti daha az olan bodrum katına bırakmasının müterafik kusur olarak değerlendirilemeyeceğinin ve bu halin BK’nun 44.maddesine göre tazminattan indirim sebebi kabul edilemeyeceğinin gözetilmemesinin karşı temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davalı tarafından işletilen otoparka bırakılan davacıya ait aracın il genelinde meydana gelen şiddetli yağışlar sebebiyle otoparka dolan çamurlu sel sularının içinde kalarak zarar görmesine dayanılarak açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK’nin 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı Kanun’un 294. maddesinde hükmün tefhiminin, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, 298. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinde davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, Kamu düzeni ve barış oluşturulamaz.
Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlerle ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3.madde-
si ve ona koşut bir düzenleme içeren HMK’nın 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Somut olayda hükmün gerekçesinde toplam 13.770,80 TL’ye karar verildiği belirtilerek, kısa kararda yanlışlıkla 13.820,80 TL’ye hükmedildiği, kısa kararla gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk olmaması için hüküm fıkrasında da 13.820,80 TL’ye hükmedildiğinin yazıldığı bildirilmiştir.Bu şekilde mahkemece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur. 10.04.1992 tarih ve 7/4 Sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması mutlak bozma sebebi olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3-Kabule göre de; Davacı vekili, dava dilekçesinde 16.000,00 TL araç hasar bedeli ile birlikte 617,00 TL tespit giderinin de tahsilini talep etmiştir. Tespit masrafları yargılama giderlerinden olup, yargılama giderlerine ilave edilerek hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece davacı vekili tarafından talep edilen tespit giderlerinin yargılama giderleri arasında değerlendirilip hükmedilmesi gerekirken, müddeabihe dahil edilip faiz uygulanması suretiyle karar verilmesi isabetli olmadığı gibi dava dilekçesinde delil tespiti giderine 11.10.2011 delil tespiti tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi talep edildiği halde, mahkemece 11.10.2010 tarihinden itibaren faiz hükmedilmek suretiyle talebin aşılması suretiyle karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.