Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/20389 E. 2014/17084 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20389
KARAR NO : 2014/17084
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2013/596-2014/345

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı, davalının işleten ve sürücüsü olduğu aracın, 22 A… plakalı araca çarparak araçta 18.640,00 TL’lik hasara sebebiyet verdiğini, müvekkilince hasar bedelinin aracın kasko sigortacısına ödendiğini, davalının alkollü araç kullandığını, hasar bedelinin rücüen tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacıya sigortalı davalı araç sürüsünün, kazanın gerçekleşmesinde %100 kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı borçlunun İstanbul 22. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5587 sayılı dosyasındaki itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ZMSS poliçesine dayanılarak, sigortalı aleyhinde yürütülen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Mahkemece, hükme esas alınan trafik kusur uzmanı, nöroloji uzmanı ve hukukçudan oluşan bilirkişi heyeti raporunda, “sürücü Şendoğan”ın doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapmak kuralını ihlal ettiğinden dolayı kazada %100 ve tam kusurlu olduğu, tespit edilen alkol düzeyi bakımından kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğinin” belirtilmiş olması karşısında, davacının davalının alkollü araç kullandığından bahisle davalıya rücu koşulları oluşmadığı gözetilmeden, davanın reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde, karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.