Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/20262 E. 2014/17040 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20262
KARAR NO : 2014/17040
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/06/2014
NUMARASI : 2013/105-2014/199

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı aracın bakım için götürüldüğü serviste hasarlanması sebebiyle 10.747 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ve ilgili servis hakkında İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/409-77 sayılı dosyasında rücuen tazminat davası açıldığını, o dosyada alınan bilirkişi raporunda; aracın kabin kısmının kaldırılması sırasında devrilip düşmesinin aracın kabin lifinin çürümesinden kaynaklandığının, kabin bağlantısının orjinal olmayıp tamir gördüğünün belirlendiğini ve bu sebeple davanın reddedildiğini, Kasko Poliçesi Genel Şartlarına göre çürümeden kaynaklanan hasarların teminat kapsamında olmadığını, ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsili için icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini, ayrıca İzmir 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/409 Esas sayılı dosyası nedeniyle vekalet ücreti ve masraf toplamı olarak ödenen 1.591,99 TL’nın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, tamir ve bakım için götürdüğü dava dışı serviste aracının kabininin öne doğru devrildiğini ve kabininin hasarlandığını, kabinin daha önce tamir edilmediğini, çürüme iddiasının doğru olmadığını, yokluğunda alınan raporları kabul etmediğini, hasarın davacının sorumluluğunda bulunduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla çürüme dahi olsa servisin gerekli dikkat ve özeni göstererek tamir işlemini yapması gerektiğini, zararın çürüme nedeniyle oluşmadığını, müdahale sonucu gerçekleştiğini, alacağın likit olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2012/9367 sayılı dosyasına yaptığı itirazın 10.440,76 TL asıl alacak ve 2.133,21 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.573,97 TL üzerinden iptali ile takibin bu meblağ üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 oranını aşmamak üzere yasal faiz uygulanmasına,icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mal sigortaları türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigorta Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu olayan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK’nun 1409.maddesi uyarınca, isgortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra, oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
TTK’nun 1429.maddesinde, sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça sigortacının, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden sorumlu oldukları kimselerin kusurlarından doğan hasarları tazmin ile mükellef olduğu, hiçbir halde sigortacının, sigorta ettirenin veya sigortadan faydalanan kimsenin kastından doğan zararları tazmine mecbur olmadığı hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.8.maddesinde sigorta kapsamına giren bir olaydan doğmadıkça ve böyle bir olayla sonuçlanmadıkça taşıtın mekanik, elektrik ve elektronik donanımında meydana gelen her türlü arızaların, kırılmaların ve lastiklerde meydana gelen zararların teminat dışı olduğu açıklanmıştır. Ancak bu durum, zararın meydana geldiği mekanik, elektrik ve elektronik aksamıyla sınırlıdır. Genel Şartların A.5.5.7.maddesinde ise yağsızlık, susuzluk, donma, bozukluk, eskime, çürüme, paslanma, bakımsızlık nedeniyle meydana gelen zararlar teminat dışı olarak kabul edilmiştir. A.5.5.7.maddesinde belirtilen haller sonucu meydana gelen zararlar, bir kaza olmadan salt bakımsızlığa bağlı gerçekleşen hasarlarla ilgilidir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5.maddesi ve TTK’nun 1446.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Somut olayda, davacıya kasko sigortalı İveco marka çekici araç 15.2.2010 tarihinde yağ servisi yapılması ve karterine bakılması için dava dışı Ege İveco servisine götürülmüş, burada servis yetkilileri tarafından yağ servisi yapılması için aracın kabini kaldırılırken, kabin kaldırma liftinin bağlı olduğu kabin şasesi kabinin altından kurtularak araç kabini, aracın önüne ve yere düşmüş ve araç hasarlanmıştır. Ekspertiz raporunda dava dışı servisin kusurlu olduğu belirtilmiş ve KDV dahil toplam 10.747,31 TL tutarında fatura düzenlenmiş; sigortalı araçtaki hasar bedeli davacı tarafça sigortalıya ödenmiştir. Davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı servis aleyhinde İzmir 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/409 Esas sayılı dosyasında (gerekli özen ve ihtimam gösterilmediğinden kusurlu olduğundan bahisle) dava açılarak 10.747 TL asıl alacak ve ferilerine yönelik itirazın iptali talep edilmiştir.
O dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunda; aracın servise getiriliş sebebine göre, servisin, kabin kaldırma yerinin sağlam olup olmadığını bilmesi ve bunu kontrol etmesinin beklenemeyeceği, aracın 458.721 km’de ve 6 yaşında olduğu, kabin kaldırma pistonunun kabine bağlantı yaptığı yerdeki braketin kabine bağlantısının orjinal değil tamirli olduğu, bu araçların çoğunda çalışma nedeniyle kaynak bölgesinin çürüdüğü, dinamik yüklenmeler nedeniyle yorulduğu ve koptuğu, ses yaptığında tamire gidilip kaynak yaptırıldığı, kaynak yapılan yerdeki saç çürüdüğünden liftin belli bir miktar kaldırması ile bağlantı yerine gelen kabini öne devirmeye yönelik kuvvetin artacağı, braketin kaynak yerinden ayrılması sonucu kabinin öne doğru kontrolsüzce düşeceği, aracın sağ alt tarafından ses geldiğinin belirtilmesi halinde kaldırma işleminin kademeli yapılarak, tüm bağlantı yerleri daha özenle incelenip tam devirme yapmadan mekanik önlemler alınmak suretiyle onarımının yapılabileceği, bu durumda servisin alacağı ekstra önlem olmadığı, sigortalının aracını bu çalışma şartları altında sigorta yaptırdığı, davalı servis ile sigortalının kontrolü dışında sözkonusu kazanın meydana geldiği ve hasar oluştuğu, sigortalının da bu durumu öngöremeyeceği belirtilmiş; bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiş olup karar henüz kesinleşmemiştir.
Davacı vekili işbu dava dosyasında, hasarın çürüme nedeniyle meydana geldiğini ve teminat kapsamında bulunmadığını belirterek davalı sigortalıdan ödediği hasar bedelinin iadesi için itirazın iptali davası açmıştır. Davalı, aracının öncesinde tamir edilmediğini, çürüme olmadığını, servis hakkında açılan diğer davada taraf olmadığını, servisin kusuru ile hasarın gerçekleştiğini, özenli davranılmış olsa hasar oluşmayacağını, aracını bakım için servise götürdüğünü, serviste zarar gördüğünü savunmuştur. Davalı sigortalının taraf olmadığı diğer davada alınan bilirkişi raporu ve karar, davalıyı bağlamaz. Kaldı ki; diğer dava dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporunda dahi sigortalının bu durumu öngöremeyeceği, onun kontrolü dışında kazanın ve hasarın meydana geldiği belirtilmiştir.
İş bu dosyada alınan uzman bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda; davalının aracını tamir, bakım için servise götürdüğü, aracın kupa kısmı kaldırılırken bu kısmın öne düşerek aracı hasarladığı, davalının eskime, çürüme, paslanma v.s. sebeplere dayanarak hasar ihbarında bulunmadığı, ekspertiz raporunda bile hasarın kupa devrilmesi sonucu meydana geldiğinin bildirildiği, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının A.5.8.maddesinde teminat dışı hallerin gösterildiği, genel Şartların A.5.5.7.maddesi gereğince yağsızlık, susuzluk, donma, bozukluk, eskime, çürüme, paslanma, bakımsızlık nedeniyle meydana gelen zararların teminat dışında olması için bir kaza olmadan salt bakımsızlığa bağlı olarak gerçekleşmesinin gerektiği, bu hasarın, sağlam şekilde bakım için servise götürülen aracın yağ servisi yapılması için aracın kabin kısmı kaldırılırken kabin liftinin kırılması ile kupa kısmının aracın önüne düşmesi sonucu gerçekleştiği bu nedenle davacının sorumluluğunda bulunduğu, sigortalıdan hasar bedelini geri isteyemeyeceği belirtilmiştir.
Sigortalı araçtaki hasar, çürüme sebebiyle durup dururken oluşmamıştır. Dava dışı servis tarafından kabin kaldırılırken aracın kupa kısmının aracın önüne düşmesi sonucu hasar meydana gelmiştir. Genel Şartların A.5.8.maddesi ve A.5.5.7 maddesi gereğince, sigorta kapsamına giren bir olayla sonuçlanmış, salt bakımsızlık sebebiyle hasar gerçekleşmemiştir. Bilirkişi raporlarında araç kabin lifinin çürümesinden dolayı bağlantılı yerden kabinin düşebileceği yani bunun ihtimal dahilinde bulunduğu bildirilmiş; kesin şekilde çürüme nedeniyle kabinin düştüğü de tespit edilmemiştir. Aksinin kabulü halinde dahi sigortalının bu durumu öngöremeyeceği anlaşılmış olup davalı sigortalının kasten ve iyiniyet kurallarınca aykırı olarak rizikonun gerçekleşme şeklini bildiği de kanıtlanmamıştır. Kasko sigortası şirketi sadece kasıt halinde zarardan sorumlu değildir. Bunun dışında ağır kusur sayılan hallerde bile hasardan sorumludur. Ayrıca rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti davacı sigortacıdadır. Sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu, aracın sigorta teminatı dışında başka şekilde hasarlandığını somut delillerle kanıtlayamamıştır.
Bu durumda mahkemece, davalı sigortalının aracında meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesi kapsamında kaldığının, aksinin ispat külfeti kendisinde olan davacı sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanamadığının kabulü ile dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davanın kısmen kabulüne karar verilmesine göre; dava ve duruşmalarda kendini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte olan vekalet ücretine hükmedilmemesi de isabetli değildir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı M.. K.. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.