Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/19869 E. 2015/12644 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19869
KARAR NO : 2015/12644
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı, davalı … Başkanlığınca hakkında idari para cezası tahakkuk ettirerek 6183 sayılı Yasaya göre ödeme emri tebliğ edildiğini, idari para cezasının usulsüz ve yersiz olduğundan ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, alacağın 6183 sayılı Yasaya dayalı amme alacağı olduğunu, 3039 sayılı Çeltik Ekimi Kanunu’nun 11.maddesi gereğince idari para cezası verildiği, davacının Sulh Ceza mahkemesine yaptığı itirazın red edildiğini cezanın kesinleştiğini ve menfi tesbit davası açamayacağını belirtmiştir.
Mahkemece, yapılan keşif ve inceleme sonucunda, davacının 30.822,85 metrekare yasak alanda çeltik ektiği tesbit edildiğinden bahisle davanın kısmen kabulü ile davacının 7.260 TL idari para cezasını ödemesi gerektiğine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi, Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açma hakkını 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.04.2001 gün ve 2002/21-201-297; 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları).
Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717; 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları).
Somut olayda davacı ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde menfi tesbit davasını açmış ise de itiraz nedenleri “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” şeklinde bir itiraz niteliğinde olmadığı, diğer itiraz nedelerini ise … Sulh Ceza Mahkemesince incelenerek red edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, davacının cezanın usulsüz olduğu yolundaki iddiası bu davada dinlenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.
2-Kabule göre ise, davacı yargılama devam ederken kendisine gelen para cezasının 10.750,00 TL lık kısmını kabul ettiğini belirtmesine rağmen talep aşılmak sureti ile 7.260,00 TL ceza dan sorumlu olduğu yolunda karar verilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ:Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 24/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.