Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/19845 E. 2016/11053 K. 01.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19845
KARAR NO : 2016/11053
KARAR TARİHİ : 01.12.2016

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı … Hesabı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, 22.11.2011 günü sürücü … yönetimindeki … plakalı kamyonet ile… yönetimindeki tescilsiz motosikletin çarpışması sonucu, motosikletin arkasında yolculuk yapan davacı …’nün yaralanıp %10 oranında beden gücü kaybına uğradığını, davalı … Hesabı tarafından 9.735,00 TL ödeme yapılmış ise de, bu ödemenin eksik olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 8.000,00 TL sakatlık tazminatının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili, talebini 19.663,85 TL artırak toplam 27.663,85 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … Hesabı vekili, vekil edeninin sorumluluğunun poliçe limiti dahilinde Zorunlu Trafik Sigortası bulunmayan araç sürücüsünün kusur oranı ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı olduğunu, 6111 sayılı Yasaya göre sürekli işgörmezlik, geçici iş göremezlik ve işten kalma tazminatı açısından vekil edeninin değil SGK’nun sorumluluğunun bulunduğunu, vekil edeninin temerrüde düşmediğini, bu nedenle davacının kaza tarihinden itibaren yasal faiz istemi yasal dayanaktan yoksun olduğunu, vekil edenin dava açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin davasının kabulüne; Davacının dava dilekçesinde talep ettiği 8.000,00 TL (sürekli sakatlık tazminatının) davacının davalı … hesabına müracaat ettiği 02.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, ıslah ile arttırılan 19.663,85 TL’nin 31.01.2014 ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı … Hesabı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maluliyet tazminatı istemine ilişkindir.
1-Güvence Hesabı, Yönetmeliğin 9. maddesine göre, trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına almaktadır. 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nun 91. maddesi uyarınca motorlu araçların trafik sigortası yaptırması zorunlu olup aynı yasanın 3. maddesinde motorlu bisikletin tanımı yapılmıştır. Somut olayda, kazaya neden olan motorsiklet kaza tespit tutanağında tescilsiz ve sigortasız olarak belirtilmiş olup dosya kapsamından trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece, araç üzerinde inceleme yaptırılarak motorsikletin trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenmeli, trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olmadığının (örneğin mobilet olduğunun) anlaşılması halinde davalı … Hesabı’nın tazminattan sorumlu olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre; mahkemece ayrıca maluliyet raporu alınmamış, davacı tarafça sunulan … Devlet Hastahanesi tarafından düzenlenen 21.03.2012 tarihli özürlü sağlık kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Bu raporda davacı …’nün %10 özürlü olduğu belirtilmiştir.Yine Mahkmece, … tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 17.01.2014 tarihli aktüer raporunda, %10 özürlülük durumu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır…. Devlet Hastahanesi tarafından düzenlenen rapor, bir maluliyet raporu olmayıp sadece muayene tarihi itibariyle özür durumunu belirten bir saptamayı ifade eder. Bu halde mahkmece davacının muayene edilerek, dava tarihinde yürülükte bulunan Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işleri yönetmeliğine uygun şekilde maluliyet oranının tespiti ve maluliyetinin dava konusu kaza sonucu meydana gelip gelmeyeceğine ilişkin Üniversite hastanelerinin … kürsüsünden veya … Kurumu’ndan rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken maluliyet raporu özelliği taşımayan özürlü sağlık kurulu raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozma nedeni yapılmıştır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.Dosya kapsamına ve ifade tutanaklarının incelnmesine göre sürücü… ile davacı …’nün arkadaş olduğu, davacı …’nın hatır için taşındığı anlaşılmaktadır. Buna göre olayda hatır taşımasının var olduğunun anlaşılmasına rağmen, mahkemece bu husus gözetilerek 818 sayılı BK 43 göre, belirlenen tazminattan takdir edilecek oranda hakkaniyete uygun olarak hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken bu husus göz ardı edilerek karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı taraf, davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücünün sürücü belgesi olmadığını savunmuştur. Kaldı ki kaza tespit tutanağının incelenmesinden de davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün ehliyetsiz olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ehliyetsiz sürücüsü olan arkadaşının aracına bilerek bindiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının ehliyetsiz sürücünün aracına binmesi BK.nun 44. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusuru olarak kabul edilerek belirlenecek tazminat miktarında müterafik kusur oranında bir indirim yapılması gerekirken, bu hususun karar yerinde değerlendirilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre; dosya kapsamına göre davacı tarafça, davadan önce davalı zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketine başvurulmuş, dava dilekçesi ile ıslah dilekçesi ile kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiş; mahkemece dava edilen 8.000,00 TL yönünden temerrüt (sigorta şirketine müracaat) tarihi olan 02.04.2012 tarihinden itibaren, ıslah ile artırılan 19.663,85 TL yönünden ise ıslah tarihi olan 31.01.2014 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiştir. Zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temmerüt tarihinden itibaren faiz isteme hakkına sahiptir. O halde, dava edilen miktarlar ile ıslah edilen miktarlar için faiz başlangıç tarihi konusunda ayrıma gidilmesi doğru olmayıp, faiz başlangıcının dava edilen ve ıslah edilen miktarlar yönünden temerrüt (müracaat) tarihi olan 02.04.2012 olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Somut olayda; mahkemece davanın tam kabulüne karar verilmesine rağmen kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre 1.500,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Karar
tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre davacı lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücreti maktu olmayıp, nispi vekalet ücretidir. Bu nedenle davacı lehine tarifeye göre hesaplanacak nispi vekalet hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … Hesabı vekilinin, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 01/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.