YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19349
KARAR NO : 2014/16215
KARAR TARİHİ : 18.11.2014
MAHKEMESİ : Çarşamba Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2014
NUMARASI : 2011/812-2014/508
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı H.. B.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili şirkete sigortalı olan davalı H.. B.. adına kayıtlı olan 55 B… plaka sayılı aracın diğer davalı S.. Ö..’in kullanımındayken; 55 L… plakalı araca çarpma suretiyle kaza meydana geldiğini ve davacı şirketin karşı araç hasarı için 4.238 TL tazminat ödediğini, olay yerinin terk edildiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün alkollü olması sebebiyle tam kusurlu olduğunu, aracı aslen E.. B.. isimli şahsın alkollü olarak kullandığnın tespit edildiğini, ancak S.. Ö..’in aracı kendisinin kullandığını beyan etmiş olduğunu, haklarında Çarşamba İcra Müdürlüğünün 2010/1369 Esas sayılı dosyasında davalıların takibe itiraz ederek takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamını talep etmiştir.
Davalılardan S.. Ö..; açılan davayı ve borcu kabul ettiğini, olayın meydana gelmesinde H.. B.. ve E.. B..’ın da sorumlulukları bulunduğunu bildirmiş, daha sonra verdiği dilekçesi ile; her ne kadar davayı kabul ettiğini beyan etmiş ise de kendisinin böyle bir beyanının olmadığını, davacı vekili ile konuşmaya gittiğinde açılan davayı kabul etmediğini söylediğini, bu dilekçeyi de davacı vekilinin yazdığını ve “dilekçeyi imzalarsan senin hakkında açılan dava düşer” diyerek kendisine imzalattırdığını, borcu ve davayı kabul etmediğini, kaza yapan aracı E..B..’ın kullandığını, ancak kendisinin isteği üzerine aracı kullandığını beyan ettiğini, kendisinin böyle bir borcu olmadığını, açılan davayı kabul etmediğini, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davalı H.. B..’ın Çarşamba İcra Müdürlüğünün 2010/3169 Esas sayılı dosyasındaki itirazının 4000 TL üzerinden iptali ile davanın S.. Ö.. yönünden reddine karar verilmiş; hüküm davalı H.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı H.. B..’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava zorunlu mali sorumluluk sigorta ilişkisinden kaynaklanan rücu davasıdır.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda, ceza dosyası ile sürücü olduğu tespit edilen E..B..’ın trafik kazası esnasında 3.39 promil alkollü olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, alkolün trafik kazasına etkisi olup olmadığı araştırılmadan makine mühendisinden alınan kusur ve hasar raporuna göre karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece, nöroloji uzman doktorundan bilirkişi incelemesi yaptırılarak, olayın meydana geliş şekli, yol ve hava durumu nazara alınarak trafik kazasının münhasıran alkol etkisi altında olup olmadığı, alkolden başka etkilerinde bulunup bulunmadğı konularında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı H.. B..’ın sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan davalı H.. B..’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı H.. B..’a geri verilmesine 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.