Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/19270 E. 2014/13840 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19270
KARAR NO : 2014/13840
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

MAHKEMESİ : Ergani Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/07/2014
NUMARASI : 2014/509-2014/1185

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin trafik kazası sonucu yaralanarak sakat kaldığını belirtip kazaya sebep aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası A.Sigorta A.Ş. ile yol çalışmaları sırasında gerekli işaretlemeleri yapmayan K.. M..’nden müvekkilinin kalıcı ve geçici beden gücü nedeniyle uğradığı maddi tazminat hesaplanarak olay tarihinden (davalı sigorta şirketi poliçe limitiyle sınırlı olarak temerrüt tarihinden) işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı A. Sigorta A.Ş. vekili, sorumluluklarının poliçe limitiyle ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, geçici iş göremezlik derinin tedavide niteliğinde bulunduğunu ve sorumlulukları kapsamında olmadığını belirtip, hatır taşıması olup olmadığı araştırılarak varsa indirim yapılması gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı K.. M.. vekili yetkisizlik itirazında bulunup, kusurları olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre haksız fiil davalarında zarar görenin yerleşim yerinin de yetkili olduğu, davacının yerleşim yeri Ergani iken, sehven Maden olduğu değerlendirilerek mahkemenin yetkisizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Maden Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş olup hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, “Bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, “Bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalara Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunun 1483 ve devamı maddelerinde “zorunlu sorumluluk sigortalar” düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Dava konusu uyuşmazlığın, trafik kazası nedeniyle uğranılan hasar bedelinin davalı sigorta şirketinden ve davalı işletenden tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın, Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
Açıklanan yasal düzenlemeler karşısında uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olup çözümü Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiğinden, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olması ve yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesinin gerekmesi karşısında, ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmayan yerde davanın mahkemece Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılarak sonuçlandırılması gerekirken yazılı olduğu şekilde Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamanın yapılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Davacı, davalılardan K.. M..’nü hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. İdari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında değinildiği üzere tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Yargı yolu dava şartlarından olup mahkemece resen incelenmesi ve dava dilekçesinin davalı K.. M.. yönünden yargı yolu bakımından reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
6100 sayılı HMK’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı yasanın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
Somut olayda, kaza Maden’de meydana gelmiş, davalıların yerleşim yeri Ankara ve İstanbul’dur. Dava ise haksız fiilden zarar gören davacının yerleşim yeri olan Ergani İlçesinde, Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır.
Davacı vekilinin davayı, haksız fiilden zarar gören davacı müvekkilinin yerleşim yerinde açtığı gözetilerek, mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.