Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/19149 E. 2017/3212 K. 27.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19149
KARAR NO : 2017/3212
KARAR TARİHİ : 27.03.2017

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 09/04/2013 günü davacının yolcu olarak bulunduğu ve davalı … şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortacısı olduğu aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası sonucu davacının yaralandığını, kazaya karışan aracın … poliçe şirketinin davalı … şirketi olduğunu, davalı şirket tarafından davacıya 09/09/2013 tarihinde 77.000 TL ödeme yapıldığını ancak yapılan bu ödemenin yeterli olmadığını belirterek şimdilik 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili; 21/05/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarını 38.595,11 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; kaza sonrası davalı şirketin davacıya 09/09/2013 tarihinde 77.012,00 TL ödemede bulunduğunu ve sorumluluğu yerine getirdiğini, ayrıca hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 38.591,11 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 09/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, cismani zarara yol açan trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; olay nedeniyle davalı tarafından dava dilekçesinde davacı tarafın da kabulünde olan 09.09.2013 tarihli 77.000 TL ödeme yapıldığı (… Bankası-Kozan/Adana Şubesinin 0005 kasa ve 0126 fiş numaralı ödeme belgesi) anlaşılmıştır. Eldeki davanın 09.10.2013 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK’nun 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmediği görülmektedir. Öncelikle bahsi geçen ibraname dosya arasına getirtilerek tazminat, ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nun 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken maluliyet tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa da, davacılar tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek, davaya konu kaza nedeniyle oluşan zarar ve kusur durumları belirlenerek buna göre hesaplanacak tazminat tutarından davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşacak duruma göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (…), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.
Somut olayda, davacının esas geliri, asgari ücret olarak kabul edilmiş ve aktif devre zararı hesabında … dahil ücret esas alınmış olup bu hususta, usule aykırılık bulunmamaktadır. Ne var ki, desteğin pasif döneminin başlangıç tarihi olarak kabul edilen geliri belirlenirken de … dahil edilmiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması hatalıdır. Bu nedenlerle, pasif döneme ilişkin hesaplamanın, … dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden yapılması konusunda ve davalının asgari ücrete ilişkin diğer itirazlarının da değerlendirildiği raporu düzenleyen bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
3-Kabule göre, hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK. md. 51(mülga 818 sayılı BK.’nun 43.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan sözedebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının sözkonusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda mahkemece davacı ile sigortalı araç sürücüsünün iş arkadaşları olup işçi konumunda olan davacının taşınmasının hatır taşıması sayılamayacağı gerekçesiyle hatır taşıması indirimi yapılmamışsa da, somut olayda davacı ile davalıya sigortalı aracın sürücüsünün iş arkadaşları oldukları, orman işinden evlerine döndükleri anlaşılmaktadır. Bu durumda, olayda hatır taşımasının var olduğunun anlaşılmasına göre, mahkemece, bu husus gözetilerek 6098 sayılı TBK. md. 51’e göre, belirlenen tazminattan takdir
edilecek oranda hakkaniyete uygun olarak hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken bu husus göz ardı edilerek karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 27/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.