Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/18546 E. 2017/2251 K. 02.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18546
KARAR NO : 2017/2251
KARAR TARİHİ : 02.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin bankadan kullandığı krediye bağlı olarak davalı tarafından hayat sigorta poliçesi ile sigortalandığını, murisin 03.06.2008 tarihinde vefat ettiğini, ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiş, 20.01.2014 tarihli dilekçesi ile davayı ıslah ederek talebini 20.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacıların murisinin poliçe tanziminden önce var olan ve ölüme sebebiyet veren hastalığını bildirmemiş olduğunu, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre; davalının zamanaşımı def’inin reddi ile 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesinde “Bu Kanunda aksi öngörülmemiş veya farklı bir şekilde düzenlenmemişse;
a)Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümleri uygulanır. b) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukukî fiiller, bağlayıcılıkları ve hukukî sonuçları itibarıyla, bu tarihten sonra dahi, gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tâbidir…” hükmü, aynı kanunun 6/1. maddesinde de “Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlük tarihi 01/07/2012 olup, somut olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun 1268. maddesine göre “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.” Aynı kanunun 1332. maddesinin son fıkrasına göre, “Sigortalı veya sigortadan faydalanan kimse, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren beş gün içinde durumu sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta bedeli, bu beş günlük müddetin geçtiği tarihte muaccel olur.”
Somut olayda davacıların murisi 03.06.2008 tarihinde vefat etmiştir. Davacılar iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 20.04.2009 tarihinde açtıkları davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 7.000,00 TL talep etmişlerdir. 20.01.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 20.000,00 TL’ye yükseltmişlerdir. Davalı vekili ise ıslahla arttırılan kısmın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olsa dahi saklı tutulan bu hak da asıl davanın tabi olduğu zamanaşımı süresine tabi olup, açılan ilk dava ile istenmeyen sigorta bedeline ilişkin işleyen zamanaşımı süresi kesintiye uğramayıp, devam etmektedir.
O halde, yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda davacıların saklı tuttukları hak için ıslah tarihinde 6762 sayılı TTK’nun 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup, ıslah edilen kısım için davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu
bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.