Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/17258 E. 2014/13650 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17258
KARAR NO : 2014/13650
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2013
NUMARASI : 2012/409-2013/588

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline işyeri paket sigortası poliçesi ile sigortalı olan işyerini davalı kuruma ait borunun çökmesi sonucu pis suların bastığını ve işyerinde hasar meydana geldiğini, sigortalıya 8.706,00 TL hasar bedelinin ödendiğini, ödenen sigorta beledilinin rücuen tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı müvekkilinin kusurunun olmadığını savunarak, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davanın konusunun davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı ve idari yargıda çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine, yargı yolu nedeniyle mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TTK.’nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
TTK.’nun l8. maddesinde; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiş, aynı yasanın l2/ll. maddesinde su, gaz, elektrik dağıtım, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin ticarethane sayılacakları hükme bağlanmıştır.
Davalı İSKİ’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun’da, bu kurumun Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Genel Müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceği açıklandığına göre, bu kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, 2560 sayılı Kanuna tabi olan İSKİ’nin gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK.’nun l8/l. maddesi anlamında tacir sayılacağını ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan (TTK.’nun 3. maddesi) davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiğini, YHGK.nun 2l.09.l983 gün ve Esas l980/ll -272l Karar, l983/823 ve YHGK.nun 29.ll.l995 gün Esas l995/ll -647 Karar l995/l043, 03.10.2007 gün ve 2007/4-597 Esas- 2007/694 Karar sayılı kararlarında benimsenmiştir.
Ayrıca, İSKİ’nin abonelerinden kullanma suyu ve atık sular için talep ettiği bedel konusunda çıkan uyuşmazlıklarda adli yargının görevli olduğu benimsenmişken (Yargıtay HGK. 16.l0.1996 gün Esas 1996/13-346, Karar 1996/699 sayılı kararı), aynı kurumun şahıslara karşı haksız eyleminden dolayı idari yargının görevli olduğunu söylemek, 2560 sayılı Yasanın uygulanmasında çelişki yaratacağından benimsenmesi de mümkün değildir.
Bu durumda, tacir olan İ.. M.. ile davacı arasında haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi, taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.