Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/17172 E. 2014/13664 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17172
KARAR NO : 2014/13664
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16/06/2014
NUMARASI : 2014/207-2014/207

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi olan sürücünün zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan ..plakalı araç ile yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini belirterek, 250.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Sigorta tahkim komisyonunca, toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince, sigorta hakem heyeti tarafından verilen karara itiraz edilmiş, itiraz üzerine itiraz hakem heyetince itirazın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta hakem heyetince, davacının üçüncü şahıs sıfatı ile talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatı, Güvence Hesabının sorumluluğunda olmasına karşın, Güvence Hesabının tazminat ödedikten sonra başvuru sahiplerinin kazaya kusuru ile sebep olan sürücünün mirasçıları sıfatı ile rücu etme hakkına sahip olması sebebi ile alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiği, BK 135. madde gereğince borcu sona erdiren sebeplerin gerçekleştiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Güvence hesabının, hukuken ödediği tazminatı zarara kusuru ile sebebiyet veren başvuru sahiplerinin murisine, dolayısı ile mirasçıları olan başvuru sahiplerine rucu etmekle mükellef olduğu, bu nedenle de alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu olayda, BK 135. madde anlamında alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiğinden söz edilemez.
Mahkemece, davacıların kazada hayatını kaybeden araç sürücüsünün desteğinden yoksun kalıp kalmadıkları değerlendirilerek, destekten yoksun kaldıklarının kabulü halinde, güvence hesabı karşısında 3. kişi olarak tazminat talebinde bulunabilecekleri kabul edilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 16.10.2014 gününde Üye E.S.B.ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı Z.. G.., kendi adına asaleten küçük çocukları Mert ve M. G.’e velayeten, 14.07.2013 tarihinde sürücü iken trafik kazasında vefat eden eşi İ.G.in desteğinden yoksun kaldıklarını iddia ederek davalı Güvence Hesabından, Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9/b maddesi hükmüne dayanarak tazminat talep etmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14.maddesi uyarınca Zorunlu Mali Sorumluluk sigortasına tabi motorlu araçların sebep olacağı zararların, aynı maddede sayılan koşullardan birinin gerçekleşmesi nedeni ile ödenmesinden sonra Güvence Hesabının zarar sorumlusuna rücu edebileceği Yönetmeliğin 16.maddesinde hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davacılar murisi (destek) İ.G.in sürücüsü olduğu traktörle sebebiyet verdiği tek taraflı kazada desteğin tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Güvence Hesabının rücu hakkını Yönetmeliğin 16.maddesi gereğince İ. G.n külli halefi-mirasçıları olan davacılara karşı kullanabilecek olmasına göre artık davacılardan alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiğinin kabulü gerekmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 135.maddesine göre alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının bir şahısta birleşmesi borcu sona erdiren sebeplerdendir.
Kaldı ki, davacıların Türk Medeni Kanununun 606.maddesinde öngörülen 3 ay içinde mirası reddettikleri ileri sürülmediği gibi Yasanın 605.maddesinde öngörüldüğü şekilde ölüm tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi veya resmen tespit edildiği hususunda dava açıldığı da iddia ve ispat edilmemiştir.
Bu halde alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının davacılarda birleşmesi ile borç sakıt olduğundan İtiraz Hakem Heyeti kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.