Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/17110 E. 2017/1566 K. 16.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17110
KARAR NO : 2017/1566
KARAR TARİHİ : 16.02.2017

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait iş yerinde muhtemel hırsızlık olayları için davalı ile 13.09.2010 tarihinde ilk poliçenin tanzim edildiğini, bu ilk poliçenin devamı sırasında …’deki iş yerinde hırsızlık meydana geldiğini, meydana gelen bu hırsızlık olayı sonucu davalının itirazsız olarak müvekkilinin zararını karşıladığını, daha sonra bu davaya konu poliçenin 13.09.2011 başlangıç tarihli olarak tanzim edildiğini, bu defa …’daki iş yerinde hırsızlık olayının gerçekleştiğini, bu kez davalıya yapılan başvuru neticesinde, sigorta şirketince hırsızlık olayının poliçede belirtilen adresten farklı bir adreste gerçekleştiği gerekçesi ile talebin teminat dışında kaldığı belirtilerek ödeme yapılmadığını, poliçeye kasıtlı olarak …nun gerçekleşme ihtimalinin az olduğu bir yerin … adresi yazılarak zarar ödemesi ile karşı karşıya kalınınca mazeret olarak gösterildiğini, yanlış yönlendirmeler sonucu oluşturulan poliçe ile müvekkilinin mağdur edildiğini, müvekkilince poliçe düzenlenirken, şirketin yurt genelinde şantiyelerin bulunduğu ve amacın bunları sigortalatmak olduğunun ısrarla vurgulandığını, acente tarafından şirket merkezinin kapsama alınınca tüm işletme ve şantiyelerin de kapsamda kalacağı cevabının alındığını, ilk zararın poliçede belirtilen adresten farklı yer olan …’de olup da …’deki iş yerinde gerçekleşen zarar ödenince müvekkilinin sigortanın işleyiş tarzının böyle olduğuna inandığını, bu sebeple poliçenin yenilenmesine ve bu şekilde poliçe düzenlenmesine rıza gösterildiğini, davalı tarafça müvekkilinin bilgilendirilmediğini açıklayıp 44.625,89 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, …nun gerçekleştiği adres ile poliçede yer alan … adresinin farklı olduğunu, bu sebebple talebin teminat dışında kaldığını, çalındığı iddia edilen malların zilyetliğinin irsaliye faturası ile dava dışı şirkete geçtiğini, bu sebeple davacının çalınan mallar üzerinde hukuki menfaati kalmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre ilk poliçe yapıldığında şirket adresinin … iken davacının …’deki iş yerinde gerçekleşen zararın davalı tarafından karşılandığı, bu kez davacının poliçenin aynı şekilde devam ettiğini düşünerek 2. poliçeyi imzaladığı, … adresinin açık bir şekilde belirlenmesi gerekirken davalı tarafın bunu belirlediğini, zararın teminat kapsamında kaldığını, emtiaların irsaliye ile de teslim edildiği görünse de malların naklinin davacı tarafından yapıldığı ve davacının mallar üzerindeki hakimiyet ve menfaatin devam ederken zarar gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, iş yeri sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının A.1. maddesinde, sigortanın konusunun; poliçede belirlenen sigortalı yerde hırsızlık ve hırsızlığa teşebbüsün teminat altına alındığı düzenlenmiştir.
Poliçede ayrıca … adresinin tanımına da yer verilmiştir. Hırsızlık sigortası poliçesine göre emtia; poliçe üzerinde belirtilen … adresinde bulunan ve sigortalının kazanç sağlamak üzere ürettiği ve sattığı mallardır. Tanımlarda, teminatın kapsamı bakımından … adresinin önemine değinilmiştir.
Poliçenin ön yüzünde de açıkça “… adresi” bölümüne yer verilmiş ve buna göre … adresinin …/İzmir olduğu açıkça düzenlenmiştir.
Poliçede “… adresi”ndeki emtianın teminat altına alındığına dair bu kadar açık düzenlemeler bulunması her iki taraf da tüzel kişi tacir olup tacirlerin basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğü karşısında davacının iyiniyet ve varsayımlara dayalı olarak işlem yapılacağı inancına sahip olması ticaret hukuku ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Davaya konu olaydan önce sigorta şirketince ödenmemesi gereken bir tazminatı ödemiş olması (… adresi … iken …’deki hırslıklık olayı ile ilgili) davacıya kazanılmış hak sağlamayacaktır. Kaldı ki poliçenin düzenlendiği tarihte davacının …’da iş yeri adresi de bulunmamaktadır. Dosyada bulunan sözleşmede; davacının …’da işe başlama tarihi 14.10.2011 olup eldeki davadaki poliçenin başlangıç tarihi ise 13.09.2011’dir.
Buna göre, …nun, poliçede belirtilen … adresinden farklı bir yerde gerçekleştiği ve bu sebeple talebin teminat dışına kaldığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulamsına karar vermek gerekmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 6,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.