Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/17109 E. 2014/13595 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17109
KARAR NO : 2014/13595
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2014
NUMARASI : 2014/31-2014/134

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya kasko sigortalı, müvekkiline ait aracın bir başka araçla karıştığı kazada hasarlandığını, kazanın davalıya ihbar edildiğini, aradan uzun zaman geçmesine rağmen davalı sigortacının zararı karşılamadığını, ödeme yapılacağını belirterek müvekkilini oyaladığını, davalı aleyhinde İzmir 18.İcra Müdürlüğünün 2013/1547 sayılı dosyasında 20.000 TL asıl alacağın ferileriyle birlikte tahsili için takip yapıldığını, davalının 12.2.2013 tarihli itiraz dilekçesi ile ana para ve ferilerine itiraz ettiğini, aynı zamanda 7.2.2013 tarihinde 20.000 TL asıl alacağı müvekkilinin hesabına yatırdığını, İcra Müdürlüğünce takibin durdurulduğnu, kapak hesabına göre 2.286,30 TL bakiye borcun ödenmesi için davalıya ihtar yapıldığını ancak davalının ödemediğini belirterek 2.286,30 TL bakiye alacağın 7.2.2013 tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsili şeklinde itirazın iptaline, takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı aracının müvekkili nezdinde kasko sigortalı olduğunu, davacının riziko ihbarında bulunarak hasar taminatını talep ettiğini, aracın pert olması sebebiyle 20.000 TL ödeme yapıldığını, dava açılmasına sebebiyet vermediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, itirazın konusu kalmadığından ve davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, alacak miktarının likit olmamasına, davalının takibe konu asıl alacak miktarını kabul etmesi ve davacı tarafa ödemesinin alacağın likit olduğu anlamına gelmemesine, icra inkar tazminatına hükmetme şartlarının mevcut olmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak, davalı sigorta şirketi aleyhinde, itirazın iptali şeklinde açılan alacak davasıdır. BK’nun 100.maddesi gereğince, kısmen ödemede, “borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemişse, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz. Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir.”
Somut olayda, davalı şirkete kasko sigortalı araç 23.9.2012 tarihinde bir başka araçla karıştığı kazada hasarlanmış, sigortalı aracın dava dışı sürücüsü Ç.Ç.a kaza tespit tutanağında kırmızı ışıkta geçmekten tam kusur izafe edilmiştir. Riziko ekspertiz raporuna göre 26.9.2012 tarihinde davalıya ihbar edilmiş; 13.12.2012 tarihli eksper raporunda; aracın pert olduğu, 25.000 TL enflasyon endeksli sigorta bedeli, 12.100 TL sovtaj bedeli olduğu tespit edilmiştir. Dosya kapsamına göre hasarlı araç davalı uhdesinde bırakılmış, davalı tarafça ödeme geciktirilince; davacı vekili, İzmir 18.İcra Müdürlüğünün 2013/1547 sayılı dosyasında 6.2.2013 tarihli takip talebi ile davalı hakkında 20.000 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %17,75 oranında ve değişen oranlarda işleyecek ticari temerrüt faizi, icra gideri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili istemiyle icra takibi yapmış; ödeme emri davalıya 7.2.2013 tarihinde tebliğ edilmiş; davalı vekili aynı gün davacı hesabına 20.000 TL yatırmış ve 12.2.2013 tarihli itiraz dilekçesi ile asıl alacak ve ferilerine itiraz etmiştir. Davacı vekili, İcra Müdürlüğüne 7.2.2013 tarihi itibariyle kapak hesabı yaptırmış, İcra Müdürlüğü kanalı ile davalıya kapak hesabına göre bakiye 2.298,05 TL’nın ödenmesi hususunda muhtıra gönderilmiştir. Davalıya 11.4.2013 tarihinde muhtıra tebliğine rağmen, davalı tarafça bakiye alacak ödenmemiş; davalı sigortacı vekilinin ödeme emrine geçerli bir itirazı olduğundan takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili bunun üzerine 22.5.2013 tarihinde işbu davayı açarak, bakiye 2.286,30 TL yönünden itirazın iptalini istemiştir. Davalı, bakiye alacağı ödemediğinden bu davanın açılmasına sebebiyet vermiş olup, davacı tarafın dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Davalı sigorta şirketi alacağın ferilerinden de sorumludur. Davacıya icra takibinden sonra 20.000 TL kısmi ödeme yapılmıştır. Davalı borçlu tarafından icra takip giderleri, işlemiş faiz, vekalet ücreti gibi giderler ödenmemiştir. T.B.K 100.madde gereğince kısmi ödeme miktarından öncelikle faiz, icra giderleri ve vekalet ücretinin mahsup edilmesi ve davalının sorumlu olduğu bakiye alacağın tespit edilmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, icra dosyasında kapak hesabı yaptırılarak davalı sigorta şirketinin sorumlu bulunduğu bakiye alacak miktarının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.