Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/1695 E. 2016/7942 K. 19.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1695
KARAR NO : 2016/7942
KARAR TARİHİ : 19.09.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davacıya ait konutun davalı tarafından konut sigorta poliçesi ile sigortalandığını, konutun bulunduğu bölgenin 28.06.2005 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile heyelan bölgesi ilan edilerek 08.09.2005’te davacıya evini tahliye etmesinin bildirildiğini, davacının hasar ihbarında bulunduğunu, davalının poliçe tanziminden önce riskin gerçekleştiği gerekçesiyle ödeme talebini reddettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 430.000,00 TL’nin ihbar tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davada … Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli ve yetkili olduğunu, hasarın poliçe tanziminden önce gerçekleşmesi nedeniyle davacı talebinin teminat kapsamında olmadığını, talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının sigorta konusu konutunu daha önce başka bir sigortacıya sigortalattığı, aynı dönemi kapsar şekilde davalı nezdinde yaptırdığı sigortanın çifte sigorta mahiyeti taşıdığı ve hükümsüz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, konut sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, … İli … İlçesi’nde bulunan ve davalının acentesi aracılığıyla konut sigorta poliçesi ile sigortaladığı villasının hasar bedelini talep etmiş; davalı taraf, 23.08.2006 tarihli cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmuş, HUMK’nun 19. maddesi gereği ve genel yetki kuralı gereği davada … Asliye Ticaret Mahkemele-
ri’nin yetkili olduğunu savunmuş; mahkeme ise, para borcuna ilişkin olan sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu gerekçesiyle, davalının yetki itirazı reddedilerek yargılamaya devam edilmiş ve davanın esası hakkında karar verilmiştir.
Davalı bakımından yetki itirazına ilişkin usul işleminin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 9/1 maddesi “Her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür” düzenlemesine; 19/1. maddesi ise “Sigorta mukavelesinden mütevellit tazminat davası sigorta emvali gayrimenkuleye veya muayyen bir yerde kalması şart kılınan emvali menkuleye müteallik ise emvali mezkurenin bulunduğu ve vaziyeti icabı müstakar olmıyan emvale mütaallik ise tehlikenin hadis olduğu ve hayat sigortalarında sigorta olunan şahsın ikametgahının bulunduğu mahallerde dahi ikame edilebilir” düzenlemesine yer vermiştir. Bu yasal düzenlemelere göre; genel yetkili mahkeme olarak davalının ikametgahı mahkemesi ile birlikte sigorta sözleşmelerine ilişkin davalarda, sigortanın konusunun taşınmaza ilişkin olması halinde sigortalı malın bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olacaktır.
Aynı şekilde, Yangın Sigortası Genel Şartları’nın C-9. maddesinde de “Bu sigorta sözleşmesinden doğan anlaşmazlıklar nedeniyle sigortacı aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, sigorta şirketi merkezinin veya sigorta sözleşmesine aracılık yapan acentenin ikametgâhının veya rizikonun gerçekleştiği yerde, sigortacı tarafından açılacak davalarda ise davalının ikametgâhının bulunduğu yerde ticaret davalarına bakmakla görevli mahkemedir” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme de HUMK’nun yetki düzenlemesine paralel şekilde yetkili mahkemeyi belirlemiştir.
Somut olayda; taraflar arasındaki poliçeyi davalı sigortacı adına düzenleyen acente ikametgahının İzmir ili olması, davalı sigortacının ikametgahının İstanbul ili olması, sigortaya konu konutun da İstanbul ilinde bulunması karşısında, davada İstanbul Mahkemeleri yetkili olmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalı vekilinin kesin yetki kuralı bulunmayan somut olayda, davalı vekilinin yetki ilk itirazını yasal süresinde yapmış olduğu gözetilmek suretiyle, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yetki itirazının reddine karar verilerek işin esası hakkında hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.9.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.