Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/16854 E. 2014/13658 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16854
KARAR NO : 2014/13658
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

MAHKEMESİ : Muş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2013/18-2014/332

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ve feri müdahil A.. T.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline zorunlu mali mesuliyet sigortalı sayılı aracın, . plakalı araca çarpması sonucu aracın hasarlandığını, . plakalı aracın kasko sigortacısı tarafından sigortalısına ödenen 13.990,00 TL’nın müvekkili tarafından kasko şirketine ödendiğini, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu belirterek, rücuen 13.990,00 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulü ile 13.990,00 TL tazminatın ödeme 27.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ve feri müdahil A.. T.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ZMSS poliçesine dayanılarak, sigortalı aleyhinde açılan rücuen alacak istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle nedeniyle karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Mahkemece, hükme esas alınan 30.12.2013 tarihli trafik kusur uzmanı, nöroloji uzmanı ve sigorta hukuku uzmanından oluşan bilirkişi heyeti raporunda, dava dışı sürücü A.. T..’in kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğu ve kazanın münhasıran alınan 0,69 promil alkolün etkisiyle meydana geldiği bildirilmiştir.
Trafik kazası tespit tutanağına göre kaza saat 19.00’da gerçekleşmiş, dava dışı sürücüden alkol muayenesi için Muş Devlet Hastanesinde kan örneği aynı gün saat 21.44’de alınmıştır. Düzenlenen raporda sürücü A.. T..’in alınan kan örneğinde, 7.4 mg alkol tespit edildiği belirtilmiştir. Bilirkişi heyetince, dava dışı sürücü A.. T..’in kan örneğinde belirlenen 7.4 mg alkol, 7.4 promil alkol olarak değerlendirilerek, kaza saati itibariyle 0.62 promil alkole denk geldiği belirtilerek, kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiği sonucuna varılmıştır. Bilirkişi heyetince, 7.4 mg alkol, 7.4 promil alkol olarak kabul edilerek tereddüte mahal verilmiştir. Bu nedenle mahkemece, yeniden konusunda uzman nörolog, trafik bilirkişisi ve hukukçu bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyetinden, dava dışı araç sürücüsünün karakolda vermiş olduğu ifadeler de gözetilerek, kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli rapor alınarak, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ve feri müdahil A.. T.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ve feri müdahil A.. T..’e geri verilmesine 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.