Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/1655 E. 2014/2175 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1655
KARAR NO : 2014/2175
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2013
NUMARASI : 2012/103-2013/548

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı M.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı vekili, davalı taraf aracının, müvekkiline ait park halindeki araca çarparak hasarladığını, davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunu, araçta 9.485 TL tutarında hasar ve tespit raporuna göre 2.000 TL değer kaybı bulunduğunu belirterek şimdilik 1.000 TL hasar, 2.000 TL değer kaybı olmak üzere toplam 3.000 TL’nın kaza tarihinden işleyecek faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiş; 6.3.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile hasara ilişkin talebini 6.650,08 TL daha artırarak toplam 7.650,08 TL hasar bedeli, 2.000 TL değer kaybının davalılardan kaza tarihinden işleyecek faizi ile tazminini talep etmiştir.
Davalı T.. Ö.., kusuru kabul etmediğini, zararın diğer davalı sigortacıdan tahsil edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı M.. A.. vekili, tespiti, kusuru, hasar miktarını kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta A.Ş. vekili, diğer davalılara ait aracın müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi olduğunu, sigortalının kusuru oranında poliçe limitine kadar gerçek zarardan sorumlu olduklarını, hasar miktarını ve tespiti kabul etmediğini, temerrüte düşmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine, davalılar M.. A.. ve T.. Ö.. hakkındaki davanın kabulü ile 7.650,08 TL hasar bedeli, 2.000 TL değer kaybı toplamı 9.650,08 TL’nın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile bu davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı M.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının olay tarihinde fiilen zilyetliğinde bulunan aracı aldığı gibi işletene iade etmekle yükümlü olmasına, bu nedenle aktif dava ehliyetinin bulunmasına göre davalı M.. A.. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf dava açmadan önce mahkemenin 2011/540 Değişik iş sayılı dosyasında araçtaki hasar miktarının tespiti hususunda inceleme yaptırmış, tespit raporuna ve davalı tarafın olayda tamamen kusurlu olduğuna dayanarak işbu dava açılmıştır. Davalı M.. A.., tespit raporunun tebliği üzerine bu raporu kabul etmediğini belirten itiraz dilekçesi vermiş; davalı vekili de cevap dilekçesinde açıkça tespit raporunu kabul etmediğini bildirmiştir.
Davacı tarafından tek taraflı olarak yaptırılan tespit raporu,onu kabul etmeyen davalıyı bağlamaz.
Mahkemece tarafların kusur durumlarının ve davacı aracında oluşan hasarın belirlenmesi için tespit raporunu düzenleyen aynı bilirkişiden rapor ve ek rapor alınarak bu rapora istinaden hüküm kurulmuştur.
Ayrıca davacı aracı 2000 model H…C… otomobil olup, davaya konu kaza 8.8.2011 tarihinde meydana gelmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; araçta 7.650,08 TL tutarında hasar ve 2.000 TL değer kaybı olduğu, aracın piyasa rayicinin 16.000-17.000 TL arasında bulunduğu, onarımının uygun olacağı belirtilmiş, mahkemece toplam 9.650,08 TL’nın sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Aracın olay tarihindeki sovtaj değeri tespit edilmemiş, pertinin ekonomik olup olmadığı hususlarında değerlendirme yapılmamıştır.
Onarım masrafları ile değer kaybı toplamı aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmezse taşıt tam hasara uğramış sayılır.
Bu durumda mahkemece İTÜ veya KGM fen heyetinden seçilecek kusur ve hasar konularında uzman, önceki bilirkişi dışında oluşturulacak bilirkişi kurulundan, tarafların kazanın meydana gelmesindeki kusur durumları ve davacı aracında bu kaza nedeniyle oluşan hasar miktarının ve değer kaybının ayrıntılı olarak tespiti, aracın onarımının ekonomik olup olmadığı, aracın onarımının ekonomik olmadığının pertinin ekonomik olduğunun belirlenmesi halinde olay tarihindeki 2. el piyasa rayiç değeri ile sovtaj değerinin tespit edilmesi, belirlenen 2. el piyasa rayiç değerinden sovtaj değerinin mahsup edilerek gerçek zarar miktarının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli önceki raporlarında değerlendirildiği bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Davalı M.. A.., aracın işleteni, diğer davalı T.. Ö.. araç sürücüsü, davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta A.Ş.aracın ZMSS şirketidir. Dosyada mevcut 27.2.2011/27.2.2012 vadeli, 155129411 nolu ZMSS poliçesi davalı sigorta şirketi nezdinde düzenlenmiş olup, 8.8.2011 olay tarihini kapsamaktadır. Davalı sigorta şirketi bu poliçeye istinaden, maddi hasarlarda araç başına azami 20.000 TL’sı poliçe limitine kadar hasar ve değer kaybı zararından sorumludur.
Davalıların sorumluluğu yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebette ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan herbirinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup, borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu taktirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçluların da alacaklı karşısında, alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (B.K. 145/1.md.) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir. (B.K. 146/1. md.) Bu şekilde belirlenen hak, o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de, kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup, ardından görülecek rücu davası yönünden, yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Rücu davası dikkate alındığında davalı M.. A.. vekilinin hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır. Zira sorumluluk davasındaki karar kesin hüküm oluşturmaz ise de rücu davası yönünden sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmekte hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi, usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde, haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalılarında sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında, ihlal edilmemiş olacaktır. (Yargıtay HGK 2009/16-428-483 sayılı ilamı)
Yukarıdaki açıklamalar gözönüne alınarak somut olaya bakıldığında; davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu araç ile davacıya ait park halindeki aracın karıştığı kazada, davacı aracı hasarlanmış, davacı vekili islahla birlikte müvekkilinin aracında oluşan 7.650.08 TL hasar ve 2.000 TL değer kaybı zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle işbu davayı açmıştır. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün olayda %100 kusurlu olduğu, davacı aracında 7.650,08 TL hasar, 2.000 TL değer kaybı olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece, dosyada bulunan davacı taraf aracına ait dava dışı A… Sigorta A.Ş. tarafından saat 16.16’da düzenlenen 8.8.2011/8.8.2012 vadeli ZMSS poliçesinin, davalı sigorta şirketi tarafından davalı taraf aracıyla ilgili olarak düzenlendiği hatasına düşülerek poliçenin olay saatinden (8.8.2011 tarih saat 15.40’ta kaza meydana geldiğinden) sonra saat 16.16’da düzenlendiği, bu nedenle davalı sigorta şirketinin hasardan sorumlu olmadığı kanaati ile sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine, toplam 9.650.08 TL tazminatın diğer davalılar M.. A.. ile T.. Ö..’ten müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece,davalı sigorta şirketinin de 7.650.08 TL. hasar bedeli ile 2.000 TL değer kaybı zararı toplamı 9.650.08 TL tazminattan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile (dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün ispatlanamaması halinde dava tarihinden itibaren faizle sorumlu tutularak) sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak hüküm sadece davalı M.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiş olup, hükmü temyize gelmeyen davacı ile davalılar T.. Ö.. ve Anadolu Anonim Türk Sigorta A.Ş. yönünden hüküm kesinleşmiştir. Davalı sigorta şirketi lehine usulü müktesep hak oluşmuştur. Davacı tarafın temyizi bulunmadığından, davalı M.. A.. vekilinin temyizi üzerine davalı sigorta şirketinin tazminattan sorumluluğu cihetine gidilemez, zaten bunun icra kabiliyeti de bulunmamaktadır. Yine hükmü temyiz etmeyen davalı T.. Ö.. yönünden de bu hususta aleyhine kurulan hüküm kesinleştiğinden, ödeyeceği kısmı davalı sigortacıdan rücu hakkı kalmamıştır. Ancak davalı M.. A.. davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olan ve poliçe limiti içinde kalan tazminattan sorumlu tutulduğundan, davalı sigortacıdan aralarındaki iç ilişkiye göre bunu rücu edebilir. Açıklanan nedenlerle rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında kararın temyizinde davalı M.. A..’ın hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi hakkındaki davanın reddi kararı kesinleşen davalı sigorta şirketinin tazminattan sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak davalı M.. A.. ile davalı Anadolu Anonim Sigorta A.Ş. arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta A.Ş.’nin yargılama sonunda davalı M.. A..’tan tahsiline karar verilecek tazminattan (sigorta şirketinin temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile) davalı M.. A..’a karşı sorumlu olduğu hususunun tespiti ile yetinilmesi, bu şekilde icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak davacı ve davalı T.. Ö..’a karşı, davalı sigorta şirketi yönünden usulü kazanılmış hakkın da ihlal edilmemesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı M.. A.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı M.. A.. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hümün bu davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı M.. A..’a geri verilmesine 20.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.