Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/16413 E. 2014/13335 K. 14.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16413
KARAR NO : 2014/13335
KARAR TARİHİ : 14.10.2014

MAHKEMESİ : Tire 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2014
NUMARASI : 2010/752-2014/24

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı Ahmet vekili ve davalı Serkan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacının aracına çarparak hasarlanmasına neden olduğunu belirterek, 8.889,86 TL hasar, 3.750 TL değer kaybı bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar kusuru kabul etmediklerini, hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin istemlerin fahiş olduğunu öne sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; ceza dosyasındaki kusur ve aracın farklı zamanlardaki satış bedelleri, piyasa ve kasko değerleri üzerinden delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporu uygun bulunarak davanın kabulüne, toplam 12.639,86 TL’nin kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm Ahmet vekili ve davalı Serkan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemenin kusur yönünden benimsediği ceza dosyasında sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde belirtilen hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtanda söz edilemeyecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61, E., 2011/79 K; 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E, 2009/223 K sayılı ilamları).
Bu açıklamalar ışığında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 74. maddesine ilişkin değerlendirmeye gelince;
“Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünden anlaşılacağı üzere ceza mahkemesi kararının maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerekir. Eğer bu yönden kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmuyorsa, hukuk hakimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz etmek mümkün değildir.
Somut olaya bakıldığında maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamıyacağının kabulü gerekir.(YHGK’nun 1.2.2012 gün 2011-19/639 E, 2012/30 K sayılı ilamı)
Bu durumda mahkemece tarafların kusuru konusunda alınmış bir bilirkişi raporu olmadan ceza dosyasındaki rapora dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir.
Ayrıca, HMK.’nun 266. maddesi uyarınca, mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Sonucu açık ve belli durumlar ayrık olmak üzere, trafik kazalarında kusur oranının ve hasarın tespiti de uzman bilirkişi aracılığıyla yapılmalıdır. Mahkemece, tespit bilirkişi raporundaki hasar miktarına göre karar verilmiş ise de, davalıların yokluğunda düzenlenen tespit sonucu alınan rapor hükme esas alınamaz.
Bu durumda mahkemece, taraf delilleri toplanıp kusur ve hasar konusunda uzman bir bilirkişiden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak, sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Ahmet ve davalı Serkan vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar Ahmet ve Serkan’a geri verilmesine, 14.10.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.