Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/163 E. 2014/933 K. 03.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/163
KARAR NO : 2014/933
KARAR TARİHİ : 03.02.2014

MAHKEMESİ : Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2012/549-2013/211

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline kasko sigortalı aracın, davalının maliki olduğu aracın tam kusurlu olarak çarpması sonucu hasarlandığını belirtip, sovtaj bedeli mahsup edildikten sonra sigortalıya ödenen bedelin davalıdan tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini istemiştir
Davalı, aracın çalındığını belirtip sorumluluğu bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre davaya konu kazanın, aracı haksız şekilde elinde bulunduran 3.kişinin ağır kusurunun illiyet bağını kestiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamına ilişkindir.
2918 Sayılı KTK’nun 107.maddesinde, “ Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, 2918 sayılı KTK.nun 107. maddesi uyarınca, işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için aracın sadece çalındığını kanıtlaması yetmemekte, bununla birlikte çalmanın önlenmesi bakımından olağan, makul, uygulanabilir türden gerekli tüm önlemlerin yerine getirildiği halde, çalmanın önüne geçilemediğini de kanıtlaması gerekmektedir.
Davalı, sigortalı aracın hasar görmesine neden olan aracın kayıt malikidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesi uyarınca trafikte tescilli araçların satışı ancak noterde yapılan satış işlemiyle gerçekleştirilebilir. Davalı her ne kadar aracını gayri resmi olarak sattığını ve daha sonra aracın çalındığını ileri sürmüş ise de geçerli bir satış işlemi yapılmadığı için mülkiyet devrinden söz edilemez. Somut olayda, davaya konu kaza 04.03.2011 tarihinde meydana gelmiş, davalı, aracın 02.03.2011 tarihinde çalındığını iddia etmiş, ancak 09.03.2011 tarihinde karakola müracaat etmiştir. Gerçek işleten ancak, çalma ve gasp eyleminin gerçekleşmesinde kendisi veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin kusuru bulunmadığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Aksi takdirde gerçek işleten ile farazi işleten (hırsız ve gasp eden) müteselsilen sorumlu olacaktır. İşletenin kusurlu sayılmaması için, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın gözetimi yönünden gerekli tedbirleri almış olması gerekir. İşleten ve fiillerinden sorumlu olduğu kişiler tarafından aracın kapı ve camlarının kapatılmış olması, kontak anahtarının araç üzerinde veya kolayca elde edilebilecek bir yerde bırakmaması, sürücü ve yardımcıları seçmede, talimat vermede, denetlemede, her türlü özeni gösterdiği hususlarının ispat edilmesi gerekmektedir. Bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 3.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.