YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1508
KARAR NO : 2014/5214
KARAR TARİHİ : 07.04.2014
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2011/356-2013/622
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, tek taraflı kaza sonucu yanarak hasarlandığını, başvuruya rağmen davalı sigorta şirketinin hasar bedelini ödemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 8.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, araçta meydana gelen hasarın davacı sigortalı tarafından bildirilen şekilde meydana gelmediğini, bu nedenle teminat dışında olan talebin reddedildiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kazanın ve hasarın davacı tarafın bildirdiği şekilde meydana gelmediği, doğru ihbar yükümlülüğünün ihlal edildiği, ispat külfetinin yer değiştirdiği, davacının mevcut zararın sigorta poliçesi kapsamında olduğunu somut delillerle ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın iddia ettiği tek taraflı kaza ve sonucunda aracın alev alması ile tamamen hasarlanması olayına ilişkin olarak polis memurlarınca kaza tespit tutanağı tanzim edildiği, tutanakta şüpheli bir durumdan bahsedilmediği, yangının itfaiye tarafından söndürüldüğü ve yangın raporu tanzim edildiği, yangının harici etki ile meydana getirildiğine dair bir tespitin yapılmadığı görülmüştür. Dava öncesi, tarafların mahkeme aracılığı ile yaptırtığı tespitlerde de aracın harici etki ile yakıldığına dair araç üzerinde yangın başlatıcı veya hızlandırıcı petrol türevi belirlenmemiştir. Olay sonrası, araç sürücüsü D.. E..’in hastaneye gittiği ve hakkında adli muayene raporu tanzim edildiği de anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanaklarının aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge niteliğinde olduğu gözardı edilmemelidir. Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5. maddesinde belirtilen teminat dışı hallerin mevcut olduğunun somut delillerle sigortacı tarafından ispat edilmesi gerekir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu, daha önce alınan raporlar arasındaki çelişkileri giderici, doyurucu nitelikte değildir. Bu durumda mahkemece, kaza tespit tutanağını tanzim eden polis memurları dinlenerek kazanın oluş şekli ve olay yerindeki tespitlerine ilişkin detaylı görüş ve gözlemlerinin öğrenilmesi, daha sonra da İTÜ Makine Bölümü’nden seçilecek bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli ve raporlar arasındaki çelişkileri giderecek nitelikte rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 7.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.