Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/15012 E. 2016/10738 K. 22.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15012
KARAR NO : 2016/10738
KARAR TARİHİ : 22.11.2016

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptail davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı alacaklı vekili, borçlu … İnşaat San. ve Tic.Ltd.Şti hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını düşük bedel ile diğer davalı …’e devredildiğini, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı borçlu şirket vekili, dava konusu taşınmazın gerçek bedelleri üzerinden devredildiğini, bağış veya ivazlar arasında fahiş fark olmadığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın satışının muvazaalı olduğu ve gerçek değeri altında satıldığı ispatlanmadığı İİK’nun 278- 28.maddeler koşullarının oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, aciz hali sabit olan borçlu şirket borcun doğumundan sonra dava konusu 9 nolu bağımsız bölüm ile birlikte aynı gün aynı 8 adet bağımsız bölümü kendi adına, 2 adet taşınmaz temsilcisi olduğu dava dışı … Basın Ltd.Şti adına 2 adet bağımsız bölümde yakın akrabası … tarafından satın alınmıştır. Toplamda 12 adet taşınmaz aynı gün biribiri ile ilişki içinde olan kişiler tarafından satın alınmıştır. Bu satışlar sırasında borçlu şirketi .. isimli kişi temsil ederken, 05.08.2009 tarihinde davalı üçüncü kişi İsmail’in 7 nolu bağımsız bölümün dava dışı … Dekorasyon Ltd.Şti ne satışında davalı …’i temsilen …’in kardeşi… temsil etmiştir. Aynı gün yapılan satışlarda satın alan kişiler arasındaki bağlantı ve sonraki satışlardaki temsilciler arasındaki irtibat üçüncü kişi … ‘in İİK’280.madde kapsamında borçlunun mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabulünün gerektirir.
Bu durumda mahkemece, davacnın davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın üçüncü kişinin borcu nedeni ile icrada satıldığı ve davanın bedele dönüştürüldüğü olguları dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.