Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/14967 E. 2016/10652 K. 21.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14967
KARAR NO : 2016/10652
KARAR TARİHİ : 21.11.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, taraf vekillerince ayrı ayrı süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada, davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu iş makinasının davacı …’ın sürücüsü olduğu araca çarpmasıyla oluşan kazada, davacıların ağır şekilde yaralandığını, davalının kazada tam kusurlu olduğunu, davacı …’ye ait aracın pert olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı … için 500,00 TL. maddi tazminatın; davacı… için 10.000,00 TL, … için 5.000,00 TL. ve … için 7.500,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Birleşen 2012/663 sayılı dosyada, davacılar vekili; asıl davaya konu kazada başından yaralanan davacıların oğlu…’ın % 19 malul kaldığının alınan raporlarla saptandığını belirterek ve fazlaya ilişkin hakları ile maluliyete ilişkin değişimler nedeniyle her türlü dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.000,00 TL. maluliyet tazminatının kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 12.09.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle taleplerini 84.065,16 TL’ye yükselterek bu bedelin tahsilini talep etmiştir.
Birleşen 2013/731 sayılı dosyada, davacı vekili; asıl davaya konu kazada sağ omzundaki kırıklar nedeniyle oluşan maluliyeti % 33 olarak saptanan davacı için, fazlaya ilişkin hakları ve maluliyete ilişkin değişimler nedeniyle her türlü dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 66.204,84 TL. maluliyet tazminatının, kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, kusura itiraz ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre; davanın kısmen kabulü ile davacı … için 3.000,00 TL, … için 2.000,00 TL. ve… için 4.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazla isteğin reddine; davacı… için 33.626,064 TL. ve … için 26.481,936 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline; davacı …’ün maddi tazminat talebinden vazgeçilmiş olması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı … vekili ve davalı … vekilinin aşağıdaki bendin (2 nolu) kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl ve birleşen davalar, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “Tazminatın tenkisi” başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md)ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; davacılardan… …’ün, diğer davacı …’ın sevk ve idaresinde bulunan araçta yolcu olduğu, aracın ön koltuğundaki diğer yolcunun kucağında oturduğu ve emniyet kemerinin takılı olmadığı tanık anlatımı ve ceza dosyasındaki ifadeler ile sabittir. Davacı…’ın kaza esnasında araç camına başını çarpması nedeniyle yaralandığı, adli tıp uzmanı bilirkişinin maluliyete ilişkin raporuyla da maluliyetinin, kafatası kemik kırığı nedeniyle oluşan araza bağlı olduğunun bildirildiği; bu itibarla davacı…’ın yolculuk esnasında güvenliği için takması gerekli olan emniyet kemerini takmamak suretiyle müterafik kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, BK’nun 44. maddesi (TBK 52. md) uyarınca maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacılar, uğradıkları cismani zarar nedeniyle manevi tazminat isteminde de bulunmuş; mahkemece, hükümde belirtilen miktarda manevi tazminata hükmedilmiş ise de; bu bedel somut olayın özelliklerine uygun olmamıştır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer
bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu davacılar… ve …’ün malul kalma nedeniyle duyduğu acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacıların maluliyet oranları nedeniyle zararın ağırlığı, davacıların yolcu olarak bulundukları araçta kazaya maruz kalmış olmaları nedeniyle kusurlarının bulunmayışı (davacı…’ın zararın artması bakımından müterafik kusur durumu bulunup bulunmadığı ayrıca dikkate alınmak suretiyle) hususları gözönünde tutularak; olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı… ve … için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
4-Davacılar vekili, birleşen davalarda,… ve …’ün çalışma gücü kaybı zararlarının giderilmesi için maddi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki miktarlar üzerinden, davalı sürücünün % 40 kusur oranına göre belirlenen maddi tazminat hüküm altına alınmıştır. Davacı… ve …’ün, diğer davacı …’ın sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunduğu, davacı sürücü … ile davalı sürücünün idaresindeki araçların karıştığı kazada, yolcu olan davacıların yaralandığı dosya kapsamı ile sabittir.
2918 sayılı KTK’nun 88/1. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu yasal düzenlemeye göre, kaza sonucu zarar

gören 3. kişiye karşı, zarara sebep olanların müteselsilen sorumlu olduğu ilkesi benimsenmiş olup, kazaya karışanların kusur durumları, kendi aralarındaki rücu bakımından etkili olmaktadır. Buna göre; davacı… ile …’ün, yolcu konumunda bulundukları aracın karıştığı kazanın oluşumunda bir kusurlarının bulunmadığı gözetilerek, davacılar lehine hesaplanan maddi tazminattan kusur indirimi yapılmaksızın tazminatın hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ve davalı … vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ve davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne; (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalılar … ve …’ne geri verilmesine 21.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.