Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/1478 E. 2014/1952 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1478
KARAR NO : 2014/1952
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2013
NUMARASI : 2010/686-2013/490

Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı, davalılardan T..Ç..(U… ) maliki, N.. Ç..’in sevk ve idaresindeki aracın dava dışı üçüncü kişinin aracına çarpması sonucu anılan araçta meydana gelen hasar tutarının hak sahiplerine ödendiğini belirtip kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü ve kusurlu olması nedeniyle karşı tarafa ödenen 7.881,00 TL’nin 03.08.2009 ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı N.. Ç.. kusura ve hasara itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı T..Ç.. (U…) cevap vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu kazanın münhasıran alkolün etkisiyle olmadığı anlaşıldığından davalı N.. Ç.. hakkındaki davanın reddini, davalı T..Ç.. (U..) hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 1.970,29 TL’nin 03.08.2009 ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle anılan davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.’nun 48.maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK.’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.’nun 1281. maddesi (6102 sayılı TTK 1409. md) hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilâmları)
Somut olayda; kaza tespit tutanağında ve 28.04.2010 günlü bilirkişi raporunda davalı sigortalı araç sürücüsü tam kusurlu bulunmuş, 12.07.2010 günlü keşfe dayalı bilirkişi raporunda ise davalı sigortalı araç sürücüsünün %25, karşı araç sürücüsünün ise %75 kusurlu olduğu tespit olunmuştur. Bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumundan alınan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davalı sigortalı araç sürücüsünün %25, dava dışı diğer karşı araç sürücüsünün de %75 kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Bu durumda mahkemece, kazanın oluşumunda her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğu ve kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğinin anlaşılmasına göre, Davacının, davalı sigortalısı T… Ç..’den (U..) rücu hakkının bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçe Genel Şartlarının B.4/2 maddesinde “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmü mevcuttur. Şu halde, davacı sigortacı söz konusu davayı ancak kendisiyle sözleşme yapan akidine karşı açabilecektir. Husumet kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece res’en gözetilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında 3. kişiye ödediği tazminatı sigorta ettiren davalı T..Ç..(U…) ile sigortalıya ait aracın sürücüsü olan davalı N.. Ç..’den tazminini talep etmiş olup, davalı (sürücü) N.. Ç.. sigorta sözleşmenin tarafı değildir. Bu durumda, mahkemece bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde anılan davalı hakkındaki davanın ispat edilememesi nedeniyle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT.’nin 12. maddesinde ” (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.(2) Şu kadar ki asıl alacak miktarı 3.666,66 TL’ye kadar olan davalarda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının, ikinci bölümünde, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücrettir. Ancak bu ücret asıl alacağı geçemez.” hükümlerine yer verilmiştir.
Mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 12. maddesi hükmüne aykırı olarak davalı Tuğba Çetin ( Uzun) aleyhine fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm,davalılar N.. Ç.. ile T..Ç..’in
(Uzun) sair temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı T..Ç..’in (U..)’un, (3) nolu bentte açıklanan nedenle de davalı N.. Ç..’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL kalan harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar N.. Ç.. ve Tuğba Çetin’e geri verilmesine 17.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.