Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/14742 E. 2016/11802 K. 22.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14742
KARAR NO : 2016/11802
KARAR TARİHİ : 22.12.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –

Davacı vekili, 28/08/2004 tarihinde … karayolunun 10.Kilometresinde … sevk ve idaresindeki… plaka sayılı araç ile … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı yaralamalı ve ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda müvekkili …’ın yaralandığını ve daimi malüliyetinin söz konusu olduğunu, meydana gelen kazayla ilgili … Asliye Ceza Mahkemesince 2004/420 esas sayılı davanın görüldüğünü, müvekkilinin şikayetini geri alması üzerine davanın düştüğünü, … Asliye Ceza Mahkemesince olay yerinde keşif yapıldığını ve bilirkişi raporu düzenlendiğini, bu rapora göre … plakalı araç sürücüsü….’ın 8/8 tam kusurlu olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihinden ZMMS poliçesi bulunmadığından, husumetin davalı … hesabına yöneltildiğini, müvekkilinin kaza sonrasında …i Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesinde tedavi gördüğünü, bu nedenlerle fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile, davalı tarafından, müvekkilinin kaza nedeniyle uğradığı 8.000,00 TL’lik zararın, davanın temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte karşılanmasına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini toplam 9.069,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkil kurumun adresi Şişli İstanbul olup davalının ikametgahı mahkemesi kuralı gereği davanın yetkili … Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılması gerektiği, mahkemenin yetkisiz
olduğunu, motorlu araç kazalarından doğan zararlar nedeniyle Güvence Hesabından tazminat taleplerinin zamanaşımı süresi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109 ve … yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca 2 yıl olduğunu, yasa ve yönetmelikte belirtilen bu iki yıllık sürenin geçtiğini belirterek zamanaşımı nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile; 9.069 TL işgücü kaybına dayalı maddi tazminatın 8.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren, 1069,00 TL’sini ıslah tarihi olan 03/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının teminat limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğuna karar verilmiş; hüküm, davalı … vekilince temyiz edilmiştir.
818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir
talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza 28.08.2004 tarihinde gerçekleşmiş, dava 18.10.2012 tarihinde açılmıştır. Davaya konu çift taraflı trafik kazası sonucunda davacı yolcu ile iki kişi daha yaralanmıştır. Davaya konu eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK 455/1 maddesi delaletiyle TCK 102/4 maddesi gerğince ceza zamanşaımı süresi 5 yıl olup uzamış ceza zamanaşımı süresi davanın açılma tarihinde dolmuştur. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hükme esas alınan 08.11.2013 tarihli aktüer raporunda hesaplanan rakamlar üzerinden yazılı şekilde kabulüne dair hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.