Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/1421 E. 2015/11927 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1421
KARAR NO : 2015/11927
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

MAHKEMESİ : Avanos Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/09/2013
NUMARASI : 2009/99-2013/283

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davalılar E.. Ş.. ve Derindere Tur. Oto San ve Tic. Ltd. Şti vekillerince temyiz edilmiş, davalı E.. Ş.. vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.11.2015 Salı günü davalı E.. Ş.. vekili Av. M.Ö. geldi. Davacı ve diğer davalılardan gelen olmadı. Davalı E.. Ş.. vekilinin temyiz dilekçesinin süresi dışında, davalı D.Turizm AŞ vekilinin temyiz dilekçesinin ise süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı E.. Ş.. vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin kullanmış olduğu araçla, davalıların sürücüsü, maliki ve ZMSS’si oldukları aracın çarpışması sonucu müvekkilinin yaralanarak daimi maluliyete uğradığını belirterek ıslahla birlikte 163.566,06 TL sürekli iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan, 18.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı D. Turizm A.Ş. vekili, müvekkilinin araç kiralama şirketi olduğunu, kazaya karışan aracı 18/01/2008 tarihinde 36 aylığına T. S.Ürünleri Ltd.Şti.’ne kiraladığını, uzun süreli kiralama nedeniyle müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı E.. Ş.. vekili, talep edilen tazminatların fahiş olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu beyan etmiş, davalı A.. A.. vekili ise, müvekkilinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 163.566,06 TL tazminatın (davalı sigorta şirketi poliçe teminat limiti olan 100.000 TL ile sorumlu olmak kaydıyla) davalı sigorta şirketi dava tarihinden, diğer davalılar kaza tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 10.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı E.. Ş.. vekili ve davalı D.Turizm A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkeme ilamı davalı E.. Ş.. vekiline 24.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi 11.11.2013 günü hakimlikçe havale edilmiş, harcı ise hiç yatırılmamıştır.
HUMK’nun 432. maddesine göre temyiz süresi 15 gün olup, temyiz defterine kayıt tarihi itibariyle temyiz süresi geçirilmiş, zaten temyiz harç ve masrafları da hiç yatırılmamıştır. Ayrıca, süre aşımı halinde yine Yargıtay’ın 1.6.1990 tarihli 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararına göre mahkemelerce bu yolda karar verilmesi gerektiği; Yargıtayca’da karar verilebileceği benimsenmiş olduğundan, açıklanan olguya göre süre aşımı nedeniyle davalı E.vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE karar verilmiştir.
2-Davalı D.T. A.Ş. vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı araç maliki D.T.A.Ş. tarafından dosyaya 36 ay süreli kira sözleşmesi sunulmuş, mahkemece sözleşmenin resmi makamlarca yapılmadığı gerekçesiyle itibar edilmeyerek davalı aleyhine hüküm kurulmuştur.
2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı DTurizm A.Ş. ile T firması arasındaki adi yazılı kira sözleşmesine göre kazaya neden olan araç 08.01.2008 tarihinde 36 ay süreli olarak davalı tarafından kiralanmıştır. Mahkemece taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği araştırılıp, davalı D Turizm A.Ş.’nin işletenlik sıfatının devam edip etmediği tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayanılarak hatalı gerekçe ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bozma kapsam ve nedenine göre davalı DTurizm A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı E.. Ş.. vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı D Turizm A.Ş.’nin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma kapsam ve nedenine göre davalı D Turizm A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı D Turizm Oto San ve Tic. Ltd. Şti yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar E.. Ş.. ve Derindere Turizm AŞ’ye geri verilmesine 10.11.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.