Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/1383 E. 2016/151 K. 11.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1383
KARAR NO : 2016/151
KARAR TARİHİ : 11.01.2016

MAHKEMESİ :…………Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, davacının sigortalısı bulunduğu işyerinin, tavandan akan suların sirayet etmesi neticesi emtiaya, demirbaş ve dekorasyona zarar vermesi nedeniyle oluşan hasar dolayısıyla İşyerim Paket Sigorta Poliçesi kapsamında, dava dışı sigortalıya ödenen 13.722,00 TL asıl alacak, ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 125,75 TL faiz olmak üzere 13.847,75 TL bedelin rücuen tazmini için ……….İcra Müdürlüğü’nün 2013/797 Sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe davalı/borçluların itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarını tutarak haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına, takip tarihi itibariyle ana rakam ve (takip öncesi ve sonrası avans faizi üzerinden işleyecek) avans faizi alacaklarının (sigorta şirketi sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan ….. vekili ve ………. Vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dava, işyeri paket sigorta poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen itirazın iptali şeklinde istemine ilişkindir
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına
dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ……….. ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davalı ……, diğer davalının sigorta şirketidir .
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: “Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görülür” şeklindedir.
Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra 01.03.2013 tarihinde açılmış olmasına ve az yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına göre mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili’nin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili’nin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 11/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.