Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/13607 E. 2016/11031 K. 29.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13607
KARAR NO : 2016/11031
KARAR TARİHİ : 29.11.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve maliki olduğu aracın yaya olan müvekkiline kusurlu olarak çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, ayağında kırık oluştuğunu, müvekkilinin posta memuru olup kaza tarihinden beri çalışamadığını, yatağa bağlı kaldığını, elem çektiğini, tedavi masraflarının bir kısmı SGK tarafından karşılansa da, pekçok kısmının müvekkili tarafından karşılandığını, tedavi ve yol gideri için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminat talep ettiklerini, müvekkilinin devlet memuru kapsamında maaşını alabilme imkanı olsa da çalışılamayan zamanlar için kazanç kaybı bakımından fazlaya dair haklarını saklı tuttuklarını beyanla, 1.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 6.940,69 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, dosyada olayı bizzat görmeyen tanık beyanı haricinde başka hiçbir delil bulunmadığını, olaydan sonra trafik kaza tutanağı tutulmadığını, savcılığa şikayette bulunulmadığını, olayın gerçek olmadığını, kazaya karışan plakanın yanlış hatırlandığını, polisin rutin kontrolünde aracın üzerinde tedbir olduğunu bildirmesi üzerine davadan haberdar olduklarını, davacının tedavi masraflarının gereğinden fazla olduğunu, davacı PTT başmüdürlüğünde memur olarak görev yaptığı halde sigortadan yararlanmayıp özel tedaviler yaptırdığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabul-kısmen reddine, 6.940,69 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 02/09/2008 tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 02/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kolluk görevlilerince düzenlenen davaya konu kaza tespit tutanağında davacı yaya yol içerisinde yürümekten asli kusurlu, davalı sürücü … trafik güvenliği ve düzeniyle ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural ve yasaklara uymamaktan tali kusurlu bulunmuş, mahkemece davalı sürücü …’e yapılan usulsüz tebligat nedeniyle davalı …’in katılamadığı keşif sonucu makine yüksek mühendisi (Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi uzmanı)’nden aldırılan bilirkişi kök ve ek raporunda ise davacı yayanın yolun sağında kaçacak yeri olmadığından kusursuz, davalı sürücü …’in davacı yayayı fark edip gerekli ikazı yapması, davacının sağında kaçacak yer olmadığından aracın hızını azaltması, gerektiğinde durması gerektiğinden %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarına göre karar verilmiştir. Kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporu arasındaki kusur oranlarına ilişkin açık çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Bu durumda, mahkemece varsa davaya konu kazayla ilgili ceza dosyası getirtilerek, alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden kaza tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre tarafların olaydaki kusur oranlarını hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirleyen, kusur yönünden meydana gelen çelişkileri gideren, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Dava dilekçesinde belirtildiği üzere davacı posta memuru (devlet memuru) olup çalışamadığı dönemde maaşını almaya devam edeceğinden, dosya kapsamında davacının maaşı
belli olmadığından asgari ücret üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınarak geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur. Davacı yönünden zararın, çalışamadığı dönemde eğer alıyorsa fazla çalışma ücreti gibi yan ödemelerden ibaret olduğu göz önüne alınmalıdır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece davacının kaza tarihinde çalıştığı işyerinden fazla çalışma ücreti gibi yan ödeme uygulaması olup olmadığı, davacının çalışamadığı dönemde mahrum kaldığı kazanç bulunup bulunmadığı sordurularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4-Bozma neden ve şekline göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,(2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar lehine BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 29/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.