Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/12848 E. 2016/10567 K. 17.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12848
KARAR NO : 2016/10567
KARAR TARİHİ : 17.11.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili, davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş. vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalılardan … İnş. Ltd. Şti’ye ait olan ve diğer davalı …’ın sürücüsü olduğu aracın diğer davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş’ye ait elektrik sayaçlarının okunması esnasında müvekkili …’e çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin yoğun bakımda kalıp aylarca tedavi gördüğünü, kazadan sonra müvekkilinin yurt dışında bulunan diğer davacı çocuklarının işlerini bırakarak Türkiye’ye geldiklerini, yaklaşık 2 ay babalarının yanında hastanede kaldıklarını, kazada ağır yaralanan … ile çocukları, gelini ve torunları olan diğer müvekkillerinin maddi ve manevi sıkıntı çektiklerini açıklayıp müvekkili … için 25.000,00 TL, torunu … ve torunu … için 10.000,00’er TL, gelini … ve oğlu …, diğer oğlu … için 15.000,00’er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş. vekili, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, sorumluluğunun olmadığını savunmuştur.
Davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını, aracın 3 yıl süre ile diğer davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş’ye kiralandığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, kusurunun bulunmadığını, taleplerin fahiş olduğunu savunmuştur.
  Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile davacı … (1933 doğumlu) için 15.000,00 TL davacılar …, …, … için 8.000,00’er TL, küçük … ve … için 3.000,00′ TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili, davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş. vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili, davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş. vekili ve davalı …’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasa’nın 3. maddesinde, “işleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin
ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması şarttır.
Somut olayda, mahkemece kazaya karışan aracın, maliki olan … şirketi tarafından diğer davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş.’ye kiralandığını belirtilmiştir. Mahkemece kararın gerekçesinde isabetli bir şekilde aracın uzun süreli kiralanma sebebi ile işletenliğin …ve Civarı Elketrik T.A.Ş.’ye geçtiği kabul edilmiş ise de diğer davalı olan araç maliki … Şirketinin hangi hukuksal nedene dayalı olarak sorumlu tutulduğuna dair hiç bir gerekçeye yer verilmemiştir.
Bir olayda araç işletenliğinin hem kiralayan da hem de kiracıda bulunması olanaklı olmayıp mahkemenin de kabulünde olan uzun süreli kira sözleşmesine göre davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti.’nin işletenlik sıfatı sona ermiş olup aleyhine açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
3-Davacı …’in yaralanması sebebi ile davcaının torunları, çocukları ve gelini tarafından da manevi tazminat talep edilmiş, mahkemece manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK 47.maddesinde hakimin hususi halleri nazara alarak cismani zarara dücar olan kimseye manevi zarar namı ile adalete uygun tazminata karar verebileceği düzenlenmiştir.
Yasada cismani zarar halinde ancak zarara uğrayan kişinin manevi tazminat isteyebileceği öngörülmüş ise de yerleşik Yargıtay uygulamasında cismani zararın ağırlığı ve yakınlık derecesi dikkate alınarak cismani zarara uğrayan kişinin yakınlarının da tazminat talep edebilecekleri kabul edilmektedir.
Nitekim yargılama sırasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 56.maddesinde de Yargıtay uygulamasına paralel olarak ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir paranın ödenmesine karar verilebileceği hükmü getirilmiştir.
Yine karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi ile bu konu yeniden düzenlenmiş olunup özetle “ağır bedensel zarar yada ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilineceği”hükmü getirilmiştir. Bu yeni düzenlenme ile 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlük zamanında içtihatlarla düzenlenen husus yasa koyucu tarafından açıklığa kavuşturulmuş ve yaralanan sigortalının yakınlarının manevi tazminat davası bakımından hak sahipliği durumu ön şartı olarak “ağır bedensel” zarar koşulunu getirmiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken öncelikli hususlar “yakınlık” kavramından ne anlaşılması gerektiği ile yaralanmanın “ağır bedensel zarara” neden olup olmadığıdır. (H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430) (H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655)
Somut olaya gelince; dosya kapsamına göre davaya konu kaza sebebi ile davacının, genel cerrahi tarafından ameliyat edildiği, olay tarihi olan 14.05.2010 tarihinden 28.05.2010 tarihine kadar yoğun bakımda kaldığı, sol kulakta kulak kepçesinin üst kısmında 2*1 cm’lik doku defekti, kazaya bağlı diyagrafma rüptürü bulunduğu belirtilmiş ve yüz arızasının iyileştiği, iyileşme süresinin de 3 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Davacı …’in diğer davacıların yakını olarak manevi tazminat talep edebilecek kaza nedeniyle ağır bedensel zararının doğmadığı açıktır. Hal böyle olunca kazada
yaralanan … dışındaki diğer davacı çocuklar, torunlar ve gelin için manevi tazminat taleplerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
4-… lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı yönünden yapılan incelemede, yaralanmanın derecesi, olayın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların ekonomik sosyal durumları değerlendirildiğinde hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu görülmüş, hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
5-Bozma neden ve şekline davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili, davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş. vekili ve davalı …’ın sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekilinin, 3 ve 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş. vekili ve davalı …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 5 nolu bentte açıklanan nedenlere davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili, davalı …ve Civarı Elektrik T.A.Ş. vekili ve davalı …’a geri verilmesine 17/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.