YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12585
KARAR NO : 2014/10353
KARAR TARİHİ : 01.07.2014
MAHKEMESİ : Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2014
NUMARASI : 2013/264-2014/114
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkiline kasko sigortalı aracın onarım için bırakıldığı tamirhane çalışanı tarafından tamirhane dışında ve özel işi için kullanıldığı sırada meydana gelen kaza neticesinde hasarlandığını, 8.400,00 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini belirterek, davalının kusuru oranında 4.200,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu aracın boya işi için Seydişehir’de boya karma makinası olmadığından Beyşehir’e boya kardırmak üzere araç malikinin bilgisi ve rızası dahilinde gittiği sırada kazanın meydana geldiğini, kazada kusurunun bulunmadığını, hasar bedelinin fahiş hesaplandığını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davalının kaskolu aracı sahibinin rızası dahilinde kullandığı sırada kazanın meydana geldiği, sigorta poliçesinde 3. kişinin aracı kullanması sırasında meydana gelen kazalardan sigortacının sorumlu olmayacağına dair bir maddenin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sigortacının sigortalısına ödediği bedelin, zarara sebebiyet veren üçüncü şahıstan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
TTK.nun 1472. maddesi gereğince sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi çerçevesinde ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ödedikten sonra zarar sorumlularına rücu edebilir. Bunun dışında kalan hallerde yapılan ödemelerden dolayı sigorta şirketinin rücu davası açması mümkün değildir. Ancak
dava dışı sigorta ettiren uğradığı zarar nedeniyle zarar sorumlularından talep edebileceği alacağını, BK.nun 183 ve devamı maddeleri uyarınca davacı şirkete temlik etmiş ise davacının sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkı bulunmaktadır.
25.11.2011 tarihli temlik ve ibra belgesinde açıkça ifade edildiği gibi dava dışı sigortalı D. K..tazminat tutarını davacı sigorta şirketinden tahsil etmiş, talep ve dava haklarını da sigorta şirketine devretmiştir. Alacağın temliki hükümlerine göre davacı sigorta şirketi alacağın temliki nedeniyle zarar görenin haklarına ve dava hakkına halef olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece işin esasına girilerek usul hükümlerine uygun biçimde tarafların delillerinin toplanması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.7.2014 gününde Üye A.Ş.Sertkaya’nın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı 15.7.2013 havale tarihli dilekçesi ile kasko sigortalısı 42 ZC 800 plaka sayılı aracını davalının çalıştığı tamirhaneye bıraktığını, davalının aracı sigortalının izni olmadan özel işi nedeniyle tamirhane dışına çıkarttığını ve kaza yaptığını, kusurlu olduğunu TTK 1472 eski (1301).maddesi uyarınca sigortalıya ödedikleri 4.200 TL’nin yasal faizi ile davalıdan rücuan tahsilini talep etmiş, tazminat makbuzu ve ibranameye dayanmıştır.
1-Davalı cevabında, aracın boyasını temin için Beyşehir ilçesine giderken kaza olduğunu ve sigortalının izni ile aracı kullandığını savunmuş ve kaporta ustası olan tanık deliline dayanmıştır.
Mahkemece, davalının araç sahibinin rızası ile aracı kullandığını poliçede araç hasarının 3.kişinin kullanımında iken meydana gelmesi durumunda teminat dışında kalacağına dair hüküm bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından rücu şartlarının oluştuğunu ileri sürerek temyiz edilmiştir.
Yerel mahkeme hükmü sayın çoğunluk tarafından, davacı sigorta şirketinin oluşan riziko sonucunda hasar bedelini ödediğini, sigortalı tarafından talep ve dava haklarının davacı şirkete devredildiğini, alacağın temliki hükümlerine göre bu davanın açılabileceğinden söz edilerek bozulmuştur.
Bozma gerekçelerine katılmıyorum.
Dava, dava dilekçesinde ile sürülüşe göre TTK 1472 (eski 1301) maddesinden kaynaklanan rücuan alacak istemine ilişkindir. TTK 1472 maddesi hükmüne göre, sigortacı tazminatı ödediğinde, sigortalının sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder.
TTK 1429 (eski 1278).maddesine göre, sigortacı kural olarak sigorta ettiren veya sigortadan yararlanan kimselerin veya eylemlerinden hukuken sorumlu bulundukları kimselerin kusurlarından doğan zararları temin ile mükelleftir. Öte yandan kasko sigortasında sigorta ettirenin izni ile aracı kullanan kişinin eylemini sigorta ettirenin dışında mütala etmek ve bu kimseyi üçüncü kişi olarak kabul etme imkanı yoktur. Kasko Genel Şartları da sigortalıdan başka araç kullanan kişinin iradesi dışında meydana gelen hasarların dahi sigorta kapsamına dahil olduğu açıklanmıştır.
HGK Dairemiz ve daha önce aynı davaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin kararları da aynı yöndedir. (HGK-9.4.2008 tarih 2008/17-299-302, 11.Hukuk Dairesi 30.11.2006 tarih 12444-12592, 17.Hukuk Dairesi 1.5.2007 tarih 1152-1475 sayılı vs.
Somut olayda, davalı aracı sigortalının izni ile kullandığını savunmuş ve tanık göstermiştir.
Toplanacak delillere göre davalının aracı sigortalının izni ile kullandığı bu esnada hasarın meydana geldiği sonucuna varılırsa açıklanan yasal mevzuat gereği kasko sigortacısı, ödediği tazminatı sürücüye rücu edemiyecektir. Açıklanan yasa ve mevcut hükümlerine göre, rücu imkanı olmayan bir alacağın yasal olarak somut olayda uygulanması mümkün olamıyacak bir nedenle yerel mahkeme kararının bozulması görüşüne katılmıyorum.