YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12073
KARAR NO : 2014/15564
KARAR TARİHİ : 10.11.2014
MAHKEMESİ : Mersin (Kapatılan) 3.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06/02/2014
NUMARASI : 2013/145-2014/30
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait resmi aracın davalı M.. P..’ın sevk ve idaresinde, davalılardan M.. P..’ın maliki, L.. A…’nin trafik sigortalısı olduğu aracın takibi sırasında meydana gelen trafik kazası sonucu hasarlandığını belirtip, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 21.027,41 TL hasar tutarının davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere, tüm davalılardan 22.06.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı M.. Ö.., dava konusu kaza ile ilgisinin bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı L.. A… vekili müvekkili şirkete sigortalı aracın kazaya karışmadığını ve kaza ile ilgisinin bulunmadığını bildirek davanın reddini savunmuştur.
Davalı M.. P.., kusura itiraz ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre davalı L.. A… hakkında açılan davanın tefriki ile davalılar M.. Ö.. ve M.. P.. hakkında açılan davada ise davanın araç işleteninin sorumluluğu ve haksız fiil sorumluluğundan kaynaklanması ve ticari dava niteliğinde olmaması nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiş, 1483 ve devamı maddelerinde de “zorunlu sorumluluk sigortaları” ile ilgili hükümlere yer verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 57 veya 166/4 maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması yada biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca aynı yasanın 30.maddesinde ise usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 1086 sayılı HUMK’nun yürürlük tarihindeki uygulama ve öğretide, Ticaret Mahkemesinin iş alanına giren bir dava ile Asliye Hukuk Mahkemesinin iş alanına giren bir dava Ticaret Mahkemesinde birlikte açılabileceğinden, davalılar süresinde iş bölümü itirazında bulunmuş olsalar bile, Ticaret Mahkemesi Asliye Hukuk Mahkemesinin iş alanına giren dava hakkında ayırma ve gönderme kararı veremez; her iki davayı da birlikte inceleyip karara bağlayacağı, keza Ticaret Mahkemesinin iş alanına giren bir dava ile Asliye Hukuk Mahkemsinin iş alanına giren bir dava Asliye Hukuk Mahkemesinde birlikte açılmış ve davalılar süresinde iş bölümü itirazında bulunmuşlar ise; Asliye Hukuk Mahkemesi, Ticaret Mahkemesinin iş alanına giren dava hakkında ayırma ve gönderme kararı veremez; Her iki davanın da (yani davanın tümünün) Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verileceği belirtilmiştir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.baskı kitabının cilt 3, sayfa 3409).
Yukarıda açıklamalar karşısında her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasında görev ilişkisi olsa bile, Asliye Hukuk Mahkemesinin ve Asliye Ticaret Mahkemesinin iş alanına giren davaların, usul ekonomisi, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması yada biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekir.
Somut olayda, istemin trafik kazasından kaynaklanan araç hasar bedelinin tahsiline ilişkin olduğu, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinden görevsizlik kararı ile geldiği, bunun üzerine dosya kendisine gelen Asliye Ticaret Mahkemesince davalı L.. A… aleyhine açılan dava yönünden dosyanın tefrik edildiği, eldeki davanın ise sürücü ve karşı araç işleteni aleyhine devam ettirilerek Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dosya L.. A… yönünden tefrik edilmiş ise de, davalı L.. A… ve araç işleteni ile kendi sürücüsü olan davalılara karşı birlikte açılan ancak sonrasında tefrik edilen davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği kuşkusuzdur. KTK’na göre sürücü, işleten ve sigortanın sorumlulukları düzenlenmiştir.
Bu durumda yukarıda tüm açıklamalar ışığında usul ekonomisi, maddi ve hukuksal olgular nazara alınarak daha isabetli bir karar verilmesi için davaların tefrik kararı verilmeksizin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeden usul ekonomisine aykırı olarak yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.