Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/11310 E. 2014/12576 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11310
KARAR NO : 2014/12576
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Bursa(Kapatılan) 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2014
NUMARASI : 2012/411-2014/23

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin işleteni olduğu aracın tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, aracın pert total hale geldiğini, davalının hasar bedelini ödemediğini belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak hasar nedeni ile 15.000,00.-TL, araç mahrumiyeti için 2.380,00.-TL ve otopark ücreti için 590,00.-TL olmak üzere toplam 18.622,80.-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı G.Sigorta A.Ş. vekili, hasarın iddia edilen şekilde gerçekleşmediğini, doğru ihbar yükümlülüğüne uyulmadığını, kaza sırasında aracı kullananın iddia edildiği gibi O.. B.. değil, ehliyetine el konulmuş olan G.. C.. olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; ihbar yükümlüğünün kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak yerine getirilmemesi durumunda ispat yükünün yer değiştireceği ve hasarın sigorta teminatına dahil olan bir riziko nedeni ile oluştuğunun sigorta ettiren tarafından ispat edilmesi gerektiği, buna karşın bilirkişi raporu, hastane kayıtları ve araştırma raporundaki maddi tespitlerle kaza sırasında araç sürücüsünün G.. C.. olduğuna kanaat getirildiği, kaza tarihinde G.. C..’ın ehliyetsiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasa’nın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan “teminat dışında kalan zararlardan” olması gerekmektedir.
Keza, Kasko Sigortası Genel Şartları B.1.5. maddesine göre, sigortalı, sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarı ile delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı bilgi ve belgelerin gecikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlüdür.
Görüldüğü gibi, ihbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesinin müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmediği gibi, bu husus rizikonun teminat dışında kaldığı haller arasında da sayılmamıştır. Bu halde, konunun TTK’nin 1290 ve 1292/son madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Buna göre, sigorta ettiren kimse kasten ihbarda bulunmamış ise, sigorta haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça
aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki, teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigortalı aracın sürücüsünün kim olduğu, olay anında alkollü veya sürücü belgesiz olup olmadığı dolayısıyla hasarın teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kaza tespit tutanakları aksi ispat edilene kadar geçerli resmi belge niteliğindedir. Somut olaya bakıldığında, kaza tespit tutanağına göre araç sürücüsü olarak O.. B.. belirtilmiş, alkolsüz ve sürücü belgesinin bulunduğu kaza tespit tutanağı içeriğinden anlaşılmaktadır. Ayrıca dosya kapsamında yer alan kaza tespit tutanağı ve ekspertiz raporuna göre kazanın oluşumu, yeri, zamanı ve hasara ilişkin her hangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşın davalı sigorta şirketi, araç sürücüsünün O.. B.. değil, kaza tarihinden önce alkollü araç kullanmasından ötürü ehliyetine el konulmuş olan G.. C.. olduğunu iddia etmiş, mahkemece de resmi bir niteliği bulunmayan ve davalı sigorta şirketi tarafından yaptırılan araştırma sonucu hükme esas alınarak araç sürücünün G.. C.. olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak mahkemece sürücünün G.. C.. olduğu yönünde değerlendirme yapılmış ise de yapılan araştırma bu sonuca varmaya yeterli nitelikte değildir. Yukarıda da açıklandığı üzere ihbarın doğru olmadığı sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. Bu bakımdan mahkemece gerekirse kaza tespit tutanağında adı geçen mümzilerin tanık olarak dinlenilmesi, dava dışı G.. C..’ın dosyaya yansıyan kaza tarihinde başvurmuş olduğu hastaneden hastane kayıtlarının celbi, araç sürücüsü olduğu iddia edilen O.. B..’a ilişkin varsa hastane kayıtlarının celbi, bu dosyada dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamında bulunan delillerin değerlendirilmesi ile yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak davalının dosyaya ibraz etmiş olduğu delillerin iddia ettiği vakıaları ispata yeter somut, inandırıcı ve ispat yükünün yer değiştirmesini sağlayacak güçte olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı C. T. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.