YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11096
KARAR NO : 2014/11411
KARAR TARİHİ : 09.09.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2014
NUMARASI : 2013/194-2014/31
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkiline kasko sigortalı aracın dava dışı sigortalı S. Otomotiv tarafından davalı Serkan’a harici satış sözleşmesi ile satıldığını, sözleşme tarihinden itibaren noter işlemi yapılıncaya kadar vuku bulabilecek her türlü kaza ve olaydan alıcının sorumlu olacağının kararlaştırıldığını, aracın davalının zilyetliğindeyken diğer davalı Muammer’in kullanımında meydana gelen trafik kazasında hasarlandığını, hasar bedelinin dava dışı sigortalı S. Otomotiv’e ödendiğini, ödeme sonrasında davacının alacak haklarının temlik edildiğini, davanın bu temliknameye dayalı olarak açıldığını belirterek, 32.255,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı M. O.; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı S.. D..’nin işleten olduğu ve araç üzerinde fiili tasarrufunun bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle bu davalıya yönelik davanın reddine, davalı M. O. Ş.’e yönelik davanın kabulü ile 32.255,00 TL tazminatın 26.03.2008 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı M. O. Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; davalının yeni adres bildirmesine rağmen eski adresine tebligat yapılmak suretiyle davanın sonuçlandırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davalı S.. D.. yönünden davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı Muammer yönünden davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, davalı S.. D.. hakkındaki davanın reddine ilişkin mahkemenin 16.11.2011 gün 2008/445 esas, 2011/776 karar sayılı kararının davacı vekilince temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunmasına göre adı geçen davalı hakkında, diğer davalının temyizi üzerine dairenin bozma kararından sonra yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı S.. D..’ye yönelik davacının temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Davacının diğer davalı Muammer’e yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazası sonucu araçta oluşan hasar bedelinin alacağın temliki hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir. (BK 162-163 md)
Dava konusu araç dava dışı S. Otomotiv Ltd. Şti adına kayıtlı olup (ruhsat maliki) davalı S.. D..’ye harici satış sözleşmesiyle satılarak araç teslim edilmiştir. Serkan’ın izniyle davalı M. O. Ş. (sürücü) aracı kullanırken trafik kazası sonucu araç hasarlanmış, davalı sürücünün olayda tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Aracın tamiri ve araç hasar bedeli aracın kasko sigortacısı davacı sigorta şirketi tarafından karşılanmış olup, araç ruhsat maliki S.Otomotiv Ltd. Şti tarafından davacıya araç hasarından dolayı alacak temlik edilmiştir.
Somut olaya bakıldığında; 2918 sayılı Yasanın 20.maddesine göre, trafik sicilinde kayıtlı araçların noterce yapılmayan her çeşit satış ve devirleri geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak taraflar arasında aracın harici satışının geçerli olup olmadığı, tartışma konusu değildir. Diğer taraftan araç harici satışla davalı Serkan’a satılmış olup, Serkan’ın kullanımında iken araç hasarlandığına göre aracın hasarı bedelinden davalı Serkan ve sürücü Muammer sorumlu olması ve araçtaki hasarın davalılar tarafından giderilmesi gerekirdi. Araçtaki hasar serviste tamir edilmiş ve hasar bedeli kasko sigortası tarafından servise ödenmiş, dava dışı ruhsat maliki tarafından davacı sigortaya alacağın temlik edildiğine dair belge verilmiştir.
Bu durumda davalıların araçta hasara neden oldukları, araçtaki hasarın ve bedelinin davacı tarafından giderilmiş olduğu görülmüştür. Ayrıca araç sürücüsü araç malikine karşı teslim aldığı aracı aldığı gibi teslim etmekle yükümlüdür. Bu nedenle araç hasarından da sorumludur.
O halde, davacı ile davalılar arasındaki dava kasko sigortasından doğan rücu davası olmayıp, BK’nun 162-163.maddelerine göre alacağın temliki hükümlerine göre açılan bir davadır. Buna göre davacı sigortanın BK’nun 162-163.maddeleri anlamında hukuken geçerli temlike dayanarak
temlik alan sıfatıyla dava hakkının mevcut olduğunun kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece işin esasına girilerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı Serkan’a yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Muammer’e yönelik temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 9.9.2014 günü Üye….’nın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Yerel mahkeme kararının açıklayacağın gerekçelerle onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun kararın bozulması yönündeki görüşüne katılmıyorum.
TTK 1278.maddesine göre sigortacı kural olarak sigorta ettiren veya sigortadan yararlanan kimsenin veya eylemlerinden hukuken sorumlu bulundukları kimselerin kusurlarından doğan zararları tazmin ile mükelleftir.
Yine kasko sigortası genel şartları uyarıncada sigortalıdan başka araç kullanan kişinin iradesi dışında meydana gelen hasarların dahi sigorta kapsamına dahil olduğu kabul edilmiştir.
Bu yasal ve mevzuattan bulunan hükümlerden anlıyoruz ki sigorta ettirenin rızası ile aracı kullanan kişinin eylemini sigorta ettiren dışında mutalaa etmek ve bu kişiyi üçüncü kişi kabul etme imkanı yoktur.
Somut olayda, davacı A.. A…, …. plaka sayılı aracın 16.11.2007 tescil kaydı ile kasko sigortalısı dava dışı S. Otomotiv Ltd. Şirketi adına kayıtlı iken aynı tarihli harici satış sözleşmesi ile davalı Serkan’a teslim edildiğini, 2.12.2007’de Serkan’ın sürücüsü davalı Muammer’in kullanımında iken kaza olduğunu, hasarın “kasko sözleşmesi” uyarınca karşılandığını ödendiğini, sigortalı ile davalılar arasındaki sözleşmeden doğan hakları temlik aldıklarını ileri sürerek 26.3.2008 tarihinde sigortalısına ödedikleri 32.255 TL’nin davalı Serkan’dan sözleşme, davalı Muammer’den haksız fiil sorumlu-
2014/11096-2014/11411
su olarak müştereken müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Deliller toplanmış, mahkeme 16.11.2011 tarihli kararı ile davalı Serkan işleten olduğu gerekçesiyle hakkındaki davayı ret etmiş, Muammer yönünden ise davayı kabul etmiştir. Bu kararı sadece davalı Muammer temyiz etmiş, karar Dairemizce tebligat eksikliği ve savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle davalı Muammer yararına bozulmuştur.
Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda, mahkemece TTK 1278.madde uyarınca davacı sigorta şirketinin eldeki davayı açamıyacağı gerekçesiyle davalı Muammer yönünden de davayı ret etmiş, kararın davacı sigorta şirketinin temyizi üzerine sayın çoğunlukca özetle, davacı sigorta şirketinin sözleşme dışında dava dışı sigortalısına yaptığı ödemeyi BK 183.madde hükmüne göre aldığı temlikname uyarınca davalıdan talep hakkı olduğu kanaatıyla yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Kasko sigorta sözleşmesine konu …. plaka sayılı aracın 16.11.2007 tarihli harici senetle davalı Serkan’a satılıp zilyetliğin rıza ile teslim edildiği taraflar arasında tartışmasızdır.
16.11.2007 tarihli harici satış sözleşmesi incelendiğinde satıcı (sigortalı) şirket, aracın tesliminden sonra meydana gelen kazadan alıcının sorumlu olduğu 3.kişilerin uğrayacağı zararların idari cezaların alıcıya ait olduğu ve belli şartlarda aracı iade edebileceği de kararlaştırılmıştır. Sözleşmede, satış bedelinin 65.000 Euro 35,000 Euro banka kredisi ve 24.825 Euro peşinat alındığı yazılıdır. Araç hasarı ise 32.255 TL’dir.
Hasara neden olan kaza ise Serkan’ın sürücüsü Muammer’in tam kusuru ile başka bir araçla çarpışması sonucu oluşmuştur. Davacı kasko şirketi karşı araçta kusur bulunmadığı ve karşı araca rücu edemiyeceğinden BK’nun hükümlerinden faydalanmak istemiştir.
Ancak, dava dilekçesine bakıldığında davacı şirket ödemeyi kasko sigorta sözleşmesi uyarınca yaptığını beyan etmekle birlikte davasını TTK 1278.maddesi hükmü karşısında, aynı Kanunun 1301.maddesine dayandıramamaktadır. Zira davalılar kasko sigortacısı yönünden 3.kişi konumunda değillerdir. Yukarıda açıklanan nedenlerden (TTK 1278 madde ve genel şartlarda yer alan hükümler) dolayı rücu şartları yoktur.
Bozma gerekçesinde dayanak yapılan 26.3.2008 tarihli araç teslimi belgesi (ibra) içeriğinde de onarımı yapan şirkete onarım bedeli, sigorta tazminatı karşılığında davacı sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.
BK 162 (TBK 183) maddesi hükmüne göre “kanun sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.
Somut olayda, KTK 20/d maddesine uygun devir olmadığından mülkiyet geçmemiş, ancak araç rıza ile davalı Serkan’a teslim edilmiş ve yine Serkan tarafından kullanılmak üzere davalı Muammer’e verilmiştir. Bunun aksini gösteren bilgi ve belge dosya arasında bulunmamaktadır. Yargılama aşamasının özetlendiği bölümde açıklandığı gibi yerel mahkemenin birinci hükmünü Serkan yönünden davacı sigorta şirketi temyiz etmemekle mahkeme gerekçesine katılmamakla birlikte esasen harici satış sözleşmesinin tarafı Serkan yönünden böyle bir davayı açamıyacağını kabul etmesi karşısında diğer davalı Muammer’in de Serkan’dan açıklanan nedenlerle ayırmak mümkün değildir. Ayrıca, 16.11.2007 tarihli sözleşmeye göre sigortalının, aracı teslim ettiği kişiden aldığı peşinat araçtaki hasardan fazla olması, hasar konusunda da sigortalı ile aracı harici satan olan arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmaması, bu aşamadan sonra araç hasarının davalılar arasında iç mesele olup, aracı haricen satıp zilyetliği devredenin dava hakkının olup olmadığı tartışılmadan alacağın temliki hükümlerinin uygulanamıyacağı, sonuç olarak teminat dışı olmayan ve sigorta kapsamında ödeme yapan davacı sigortanın TTK 1278.maddesi uyarınca davacı sigorta şirketine karşısında 3.kişi konumunda olmayan davalılara rücu edilemiyecek bir ödeme BK’nun açık hükmü karşısında alacağın temliki hükümlerine göre istenebilir görüşüne katılmak mümkün olmadığı kanaatındayım.
Davacı sigorta şirketine TTK 1278 vede BK 162 (TBK 183) maddelerine dayanarak eldeki davayı açamaz görüşünde olduğundan kararın bozulması yönündeki sayın çoğunluğun kararına karşıyım.