YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10780
KARAR NO : 2014/9961
KARAR TARİHİ : 26.06.2014
MAHKEMESİ : Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2014
NUMARASI : 2012/357-2014/85
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı R. Y. hakkında tazminat davası açtıklarını, davanın devamı sırasında Rıfat’ın mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları diğer davalılara sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davalı Rıfat hakkında yapılmış bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davanın İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olup koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Bir davada taraflarca öne sürülen maddi olayların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak 1086 sayılı HUMK’nun 76.(6100 sayılı HMK.nun 33)maddesi gereğince hakimin doğrudan görevidir.
İİK.nun özü ve amacı dikkate alınarak iptal davası; borçlunun alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mal varlığından çıkarmış olduğu, mal ve hakların veya bunların yerine geçen değerlerin, tasarruftan zarar gören alacaklının, alacağını elde etmesi amacıyla dava açarak tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlaması şeklinde tanımlanabilir. İptal davaları ile güdülen amaç; bir alacağın tamamının yada bir kısmının tahsiline olanak bırakmamak amacıyla, borçlu tarafından yapılan bir taraflı hukuksal işlemlerle, borçlunun amacını bilen veya bilmesi gereken kimselerle yapılan bütün hukuksal işlemlerin hükümsüzlüğünü sağlamak ve bu yol ile alacağı tahsil etmektir. Ayrıca İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında alacaklı tarafından yapılan ve kesinleşen bir icra takibinin bulunması, bu takip sırasında alacağını tahsil edememesi ve aciz belgesi alması ve dava açmak için 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmemesi davanın ön koşuludur. Somut olayda; davacı tarafından davalı Rıfat hakkında icra takibi yapılmamış ise de dava dilekçesinde davalı Rıfat hakkında tazminat davası açtığını bu nedenle kendisine ait taşınmazları alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla diğer davalılara sattığı ileri sürülerek yapılan satışın ve tapunun iptali talep edilmiştir. Gerek dava dilekçesi içeriğinden gerekse yargılama sırasında davacı taraf davanın BK.nun 18. maddesine göre incelenip hükme bağlanmasını istemiştir. Bu durumda davacının davasını özellikle BK.nun 18.maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18. maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekirken yazılı olduğu üzere yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 26.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.