Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/10585 E. 2014/9732 K. 12.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10585
KARAR NO : 2014/9732
KARAR TARİHİ : 12.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/01/2014
NUMARASI : 2013/241-2014/9

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davacıya trafik sigortalı olan araç sürücüsünün alkollü olarak karıştığı trafik kazasında karşı araç sahibine ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafın haksız yere itiraz ettiğini belirterek takibe yapılan itirazın iptaline ve davalının %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın hakdüşürücü süre, zamanaşımı ve husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulü ile; davalı E. Turizm… A.Ş hakkındaki icra takibinin 7.025,90 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacaküzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmsine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin sigortalısından rücuen tahsili istemine ilişkindi.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1.maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; trafik uzmanı, nörolog ve sigorta uzmanı tarafından alınan heyet raporunda davacıya sigortalı olan araç sürücüsünün münhasıran alkolün etkisi altında araca çarptığı belirtilerek sürücünün %70 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.Davacı tarafça %75 kusur oranına göre zarar görene ödeme yapmıştır. Mahkemece davacıya sigortalı araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu belirtilerek hüküm kurulmuştur. Yukarıdaki hukuksal açıklamalar ışığında karşı araç kusuruna göre münhasırlık gözetilemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.