YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10440
KARAR NO : 2014/19465
KARAR TARİHİ : 25.12.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2012/418-2013/396
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı A. R. B.vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16.12.2014 Salı günü davalı A.. B.. vekili Av. …. geldi. Davacı ve diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı A.. B.. vekili dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı E.. Ö..’in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı E.. Ö.. cevap vermemiş, diğer davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı A.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davasında amaç 6183 sayılı yasanın 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında yapılmış ve kesinleşmiş bir alacağın bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 28.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun
ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza aynı yasanın 30.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan 29.maddede de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda mahkemece ivazlar arasında fahiş fark bulunması, borçlunun ödeme emrinin tebliğinden hemen sonra taşınmazı satması ve 3.kişi konumundaki davalı A. R. banka vasıtası ile ödemiş olduğu paranın tasarrufa konu edilen satış nedeniyle ödendiğinin kanıtlanamaması gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Dava konusu taşınmaz 25.03.2010 tarihinde 250.000.00 TL bedelle borçlu davalı Emel tarafından diğer davalı A. R. satılmış, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin 447.075.00 TL olduğu bildirilmiştir. Yerleşik yargısal uygulamalara göre fahiş farkın varlığının kabulü için taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek değeri arasında bir misli ve daha fazla farkın olması gerekir. Bu nedenle tapu kaydında yazılı satış değeri esas alınsa dahi fahiş fark oluşmayacağı gibi davalı A.R. tarafından tasarruf tarihi itibariyle borçlu davalıya banka vasıtası ile 90.000.00 TL ve yine tasarruf tarihinden 1 gün önce 226.960.00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin davalılar arasında başka bir ticari ilişki olmaması nedeniylede davaya konu taşınmaz satışına ilişkin olduğunun kabulü gerekmektedir. Ayrıca 3. kişi A. R. borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu da kanıtlanamamıştır.
Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davalı A.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı A.. B..’a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı A.. B..’a geri verilmesine 25.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.