YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10275
KARAR NO : 2014/9522
KARAR TARİHİ : 12.06.2014
MAHKEMESİ : Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/01/2014
NUMARASI : 2012/674-2014/69
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı C. Otomotiv Nak. Müt. San. Tic. Ltd. Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı taraf aracının, müvekkiline ait araca çarparak hasarladığını, hasar bedelinin kasko sigortasınca ödendiğini, araçta tesbit raporuna göre 8.000 TL değer kaybı olduğunu, davalı sürücünün, park halindeki müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle %100 kusurlu olduğunu belirterek 8.000 TL’nın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiş; 24.10.2013 tarihli oturumda davalı H. Sigorta A.Ş hakkındaki davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davalı H. Sigorta A.Ş vekili, sigortalının kusuru oranında azami 22.500 TL poliçe limitine kadar sorumluluklarının bulunduğunu, davacının kasko şirketinin müracaatı üzerine 19.000 TL hasar bedelinin ilgili şirkete ödendiğini, değer kaybının dolaylı zararlar kapsamında kaldığını ve değer kaybından sorumlu olmadıklarını, kaldı ki bakiye 3.500 TL poliçe limiti bulunduğunu, tespit raporunu, tazminat miktarını ve kaza tarihinden faiz talebini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı C. Otom. San. Tic. Ltd. Şti temsilcisi Celal Korkmaz, 17.4.2013 tarihli oturumda, araçta bu kadar değer kaybı olmayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı H. Sigorta A.Ş hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulü ile 8.000 TL değer kaybı tazminatının 9.4.2012 olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılar İ.. D.. ve C. Otom. San. Tic. Ltd. Şti’den tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı C. otom. San. Tic. Ltd. Şti tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı C. Otom. San. Tic. Ltd. Şti’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili 24.10.2013 tarihli duruşmada davalı sigorta şirketi hakkındaki davasından feragat ettiğini beyan etmiş; mahkemece davalı sigorta şirketi aleyhindeki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Oysa davacı vekilinin dosya da mevcut Osmaniye 2.noterliğinde düzenlenen 19.4.2012 tarih 05015 yevmiye nolu vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi bulunmamaktadır. Davacı vekilinin feragat beyanı hakkında, davacı asılın icazet verip vermediği de sorulmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin feragat yetkisi olmadığından, davacı M.. Y..’dan davacı vekilinin davalı sigorta şirketi aleyhinde açılan davadan feragat beyanına icazeti olup olmadığının sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemişir.
Kabule göre de; davalı H. Sigorta A.Ş, diğer davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın ZMSS şirketi olup, davalı sigorta şirketi vekili müvekkilinin değer kaybı zararından sorumlu olmadığını savunmuş ise de; ZMSS şirketi, sigortalının kusuru oranında, azami poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere, gerçek zarardan sorumludur. Gerçek zarar kapsamında trafik kazası sonucu oluşan değer kaybı da bulunmaktadır. Dolayısıyla davalı ZMSS şirketi, değer kaybı zararından da poliçe limitiyle sorumludur. 6101 Sayılı TBK’nun 162 ila 168.maddelerinde borçlular arasında teselsül hükümleri düzenlenmiştir. Kanun’un 162.maddesinde “birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar. Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hallerde doğar”. 163.madde de “alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder”. Aynı Kanunun “Borcun Sona Ermesi” başlıklı 166.maddesinin 3.bendinde “alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibraz sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır” hükümleri düzenlendiği gibi TBK’nun 168.maddesinin 2.bendinde “alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkiline ait araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet veren karşı aracın işleteni, sürücüsü ve trafik sigortası şirketi aleyhinde dava açarak, 8.000 TL değer kaybının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalılar arasında kanundan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ilişkisi vardır. Davalı sigorta şirketi 2918 sayılı KTK’nun 85.maddesinde düzenlenen işletenin hukuki sorumluluğunu poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere üstlenmiştir. Davacı vekili 24.10.2013 tarihli duruşmada davalı sigorta şirketi hakkındaki davadan feragat ettiğini, diğer davalılar yönünden davaya devam ettiğini, beyan etmiştir. Davaya konu kaza 9.4.2012 tarihinde meydana gelmiş; davalı sigorta şirketi nezdinde kaza tarihini kapsayacak şekilde 31.12.2011/31.12.2012 vadeli ZMSS poliçesi düzenlenmiştir. Poliçede maddi hasarlarda araç başına 20.000 TL teminat limiti gösterilmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, cevap dilekçesinde poliçe limitinin olay tarihinde 22.500 TL olduğunu bunun 19.000 TL’sının davacının kasko şirketine hasar bedeli olarak ödendiğini, geriye 3.500 TL poliçe limiti kaldığını savunmuştur. Davalı sigortacının, olay tarihindeki poliçe limitinin ne kadar olduğu, davacının kasko şirketine hasar bedelini ödeyip ödemediği, ödemişse, ödenen hasar bedelinin ne kadar olduğu hususları araştırılmamıştır. Davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile değer kaybı zararından da diğer davalılarla birlikte, davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davacı vekili, davalı H. Sigorta A.Ş hakkındaki davasından diğer davalıların zararına olarak feragat etmiştir. Bu şekilde araç işleteni, davalı C. Otom. San. Ltd. Şti’nin davalı sigorta şirketine rücu hakkını engellemiştir. HMK’nın 168/2.maddesi gereğince, davacı vekilinin feragat beyanı poliçe limitiyle sınırlı olarak diğer davalılara da sirayet edecektir. Alacaklı konumundaki davacının, feragat beyanının sonucuna katlanması gerekir. Bir başka anlatımla, davalı sigorta şirketi vekilinin savunmasına göre bakiye poliçe limiti 3.500 TL’sı ise; davacı vekilinin feragatı ile diğer davalılarda, tespit edilecek değer kaybı zararının 3.500 TL’sından sorumlu olmayacaklar, onlar yönünden de davadan feragat edilmiş gibi hukuki sonuç doğacaktır. Bu durumda mahkemece, öncelikle davalı H. Sigorta A.Ş’nin 9.4.2012 kaza tarihindeki, maddi hasarlarda araç başına azami poliçe limitinin, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nden sorulması, daha sonra davalı sigortacının, davacının kasko şirketine bu kazadan dolayı hasar bedeli ödeyip ödemediğinin, rücuen ödeme yapılmışsa; bunun miktarının her iki sigorta şirketi nezdinde araştırılması, davalı tarafından ödenen hasar bedelinin, poliçe limitinden mahsup edilerek bakiye poliçe limitinin belirlenmesi ve davacının feragat beyanının bakiye poliçe limitine ilişkin olduğu gözönünde bulundurularak, temyize gelen davalı C. Otom. San. Tic. Ltd. Şirketinin de bakiye poliçe miktarı ile sınırlı olmak üzere, tespit edilecek değer kaybı zararından sorumlu tutulmaması gerekirken, yazılı olduğu gibi davalı işletenin 8.000 TL değer kaybının tamamından sorumluluğuna karar verilmesi de doğru değildir.
3-HMK’nın 266.maddesi gereğince “mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki biygiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz”.
Haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat davalarında tarafların kusur oranının ve gerçek zarar miktarının konusunda uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerekir. Çünkü zarar veren, kusuru oranında meydana gelen gerçek zarardan sorumlu tutulabilir.
Somut olayda, davacı vekili davalıların işleteni, sürücüsü ve ZMSS şirketi olduğu aracın, müvekkiline ait park halindeki araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini belirterek araçta oluşan 8.000 TL değer kaybının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahksilini talep etmiştir. Davalı H. Sigorta A.Ş vekili, davacı aracında davaya konu kaza sonucu meydana gelen hasar bedelinin, davacının dava dışı kasko sigortası şirketi (A. Sigorta A.Ş) tarafından karşılandığını, müvekkilinin, kasko şirketinin talebi ve müracaatı nedeniyle hasar bedelini, dava dışı A. Sigorta A.Ş’ne ödediğini savunmuştur. Bu durumda dava konusu kaza ile ilgili A. Sigorta A.Ş ile davalı H. Sigorta A.Ş nezdinde bu hasara ilişkin hasar dosyalarının düzenlenmiş olması gerekir.
Ayrıca davalı sürücü İ.. D.. olay anında 2.15 promil alkollü olduğundan, Osmaniye 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/461-2013/292 sayılı dosyasında, trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçlarından hakkında ceza davası açılmış, yargılama sonunda sanığın neticeden birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek suçundan hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve hükmün sanık tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında davalı sürücünün doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralını ihlal etmekten kusurlu olduğu belirtilmiş, davacı tarafça yaptırılan tespit sonucu düzenlenen 2.4.2012 tarihli bilirkişi raporunda, davacıya ait araçta KDV dahil 24.400 TL tutarında hasar olduğu, aracın özelliği, modeli vs ve hasarlara göre 8.000 TL tutarında değer kaybı oluşacağı belirtilmiştir. Davacı aracı 2011 model Renault Megane HB otomobildir. Davalı C. Otom. San. Tic. Ltd. Şti temsilcisi tespit raporuna, raporda belirlenen tazminat miktarına açıkca itiraz etmiştir. Davacı tarafça tek taraflı olarak yaptırılan ve açıkça itiraz edilen tespit raporu davalı tarafı bağlamaz. Mahkemece hesap uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi Pınar Aral tarafından rapor düzenlenerek verilmiş ise de; bilirkişinin mesleği, araç hasarı ve kusur konularında ne şekilde bir uzmanlığı olduğu anlaşılamamıştır. Ayrıca bilirkişi raporu, dosyada bulunan evrakların özetlenmesi şeklinde hazırlanmış olup, hüküm kurmaya da elverişli değildir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle dava dışı A. Sigorta A.Ş’den (davacının kasko sigortası şirketi) ve davalı H. Sigorta A.Ş’den davaya konu kaza sebebiyle düzenlenen hasar dosyalarının getirtilmesi, davalı sürücü hakkında Osmaniye 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/461 esas 2013/292 karar sayılı dava dosyası temyiz incelemesinden dönmüşse, bu dosyanın mahkemesinden istenilmesi daha sonra İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek araç hasarı ve kusur konularında uzman bilirkişi kurulundan, kazada tarafların kusur oranlarının ve davacı aracında meydana gelen değer kaybı zararının tesbiti hususlarında kaza tesbit tutanağı hasar dosyaları, faturalar, tespit raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu gibi hüküm kurulması da isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı C. Otom. San. Tic. Ltd. Şti’nin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı C. Otom. San. Tic. Ltd. Şti’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyize gelen bu davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı C. Otom. San. Tic. Ltd. Şti’ne geri verilmesine 12.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.