YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9504
KARAR NO : 2014/936
KARAR TARİHİ : 03.02.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/11/2012
NUMARASI : 2010/119-2012/307
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkilinin Maliki olduğu araca, davalıya ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın çarpması sonucu hasarlandığını ileri sürerek, trafik sigortasından alınan 5.750,00 TL’nin indirilmesinden sonra kalan 15.313,52 TL’nin ihbar tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili kazanın belirtilen şekilde meydana gelmediğini ve hasarın teminat dışında kaldığını bildirerek davalının reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere, Yargıtay bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile 1.669,62 TL tazminatın 20.02. 2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile yine kabul edilen miktar üzerinden hesaplanıp %40 oranına isabet eden 667,84 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
10.4.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İ.B.K.nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İ.B.K. ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın yalnızca bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.nin 381.- 389. maddelerinde (6100 sayılı HMK.nin 294. – 297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK.nin 297/2. maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Somut olayda, mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 26.11.2012 tarihli kısa kararda “Davanın kısmen kabulü ile 1.669,62 TL tazminatın 20.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek değişken oranda yasal faizi ile birlikte tahsili ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuş olmasına karşın, gerekçeli kararda “Davanın kısmen kabulü ile 1.669,62 TL tazminatın 20.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek değişken oranda yasal faizi ile birlikte tahsili ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen miktar hesaplanan, %40 oranına isabet eden 667,848 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması hükmün infazında tereddüt oluşturacağından, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 3.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.