Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/8659 E. 2014/9889 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8659
KARAR NO : 2014/9889
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

MAHKEMESİ : Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2010/417-2012/853

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı Güvence Hesabı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada davacının yaralandığını açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah ile maddi tazminat talebi miktarı toplamını bilirkişi raporu doğrultusunda 69.000 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile, 2.824,31 TL geçici, 69.271,11 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 72.095,42 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, (davalı sürücü ve işleten yönünden dava tarihinden, itibaren, Güvence hesabı yönünden ise 1.000 TL için ihtarın tebliğini takip eden 8 iş günü sonrası olan 27.10.10 dan, bakiye için ise ıslah dilekçesinin tebliğini takip eden 8 iş günü sonrası olan 20.8.12 den itibaren yasal faiz işletilmesine), 7.000 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı Güvence Hesabı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak hüküm kurulmuş olmasına göre, davalı Güvence Hesabı ve davacı vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte bir nevi ZMSS’nı sorumluluğunu üstelenen davalı güvence hesabı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Zira, zorunlu mali mesuliyet sigortalarının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK.nun 98/1 nci maddesi hükmü uyarınca sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. Dava konusu olayda davadan önce güvence hesabına başvuru yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece davalı güvence hesabının ıslah edilen bölüm bakımından da dava tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek, ıslah edilen miktar bakımından da dava tarihiden itibaren temerrüt faizine hükmedilmek gerekirken, ıslah edilen bölüm bakımından ıslah tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3- 6100 sayılı HMK nun 26 (HMUK 74) maddesi uyarınca, Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.davacı vekili dava dilekçesi ile 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi istemiş, ıslah ile maddi tazminat istemi 68.000 artırılarak toplam 69.000 TL yükseltilmiş olmasına rağmen mahkemece toplam 72.095,42 TL maddi tazminata hükmedilmek sureti ile talep aşılmış olacak şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
4- Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda BK.nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Bu itibarla, öncelikle bu savunma üzerinde durularak, mahkemece taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı, yani olayın özel şartları gözönüne alınarak araştırılmalı, hatır taşıması olduğunun anlaşılması halinde bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan uygun oranda indirim yapıldıktan sonra poliçe limiti dikkate alınarak karar verilmesi gerekir. Davacı trafik kazasında sonra verdiği ifadesinde sürücü ile arkadaş olduklarını, iş çıkışı araçla dolaşırken kaza yaptıklarını beyan ettiğine göre olayda hatır taşıması bulunduğunun kabulü ile tazminattan BK 43. maddesi uyarınca uygun bir miktar indirim yapılmaması isabetli değildir.
SONUÇ:Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Güvence Hesabı ve davacı vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, 3 ve 4 numaralı bentte açıklanan nedenle davalı Güvence Hesabı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı Güvence Hesabı’na geri verilmesine 24.6.2014 günü oybirliği ile karar verildi.