Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/8340 E. 2014/15066 K. 04.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8340
KARAR NO : 2014/15066
KARAR TARİHİ : 04.11.2014

MAHKEMESİ : Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/02/2013
NUMARASI : 2012/293-2013/88

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu İ.. E..’in müvekkilinin muhtemel alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı üç adet taşınmazı 29.5.2012 tarihinde muvazaalı olarak kardeşi davalı A.. E..’e sattığını, taşınmazların halen borçlu tarafından kullanıldığını belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işleminin iptali ile taşınmazların borçlu adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu İ.. E.. vekili, dava konusu taşınmazların kısmen bedel kısmen de borca mahsuben davalı Ali’ye satıldığını, davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı A.. E.. savunma yapmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre,İİK 277 ve devamı maddelerindeki koşullar oluşmadan açılacak alacak veya tazminat davalarına dayanılarak borçlu olduğu iddia edilen kişilerin alacak veya tazminat hakkının doğum tarihine yakın tarihte 3.kişilere yaptığı hukuki işlemlerin iptaline ilişkin açılan davaların yasal dayanağının olmadığı, BK’nun 18 maddesinin yeterli ve bu davaların yasal dayanağı olmadığı, davacının iptal davasını açtığı anda hukuki yararının oluşmadığı,alt yapısı olmadan bu yönde verilecek kararın icra takibi yönünden uygulanması ve yerine getirilmesinin de mümkün olmadığı bu şekilde açılmış bir davanın kabulü ile borçlu ile 3.kişinin zararına yol açabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TBK’nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ile borçlu adına tescili istemine ilişkindir.
Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak,uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır.Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar.Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın reddi isabetli görülmemiştir.
Mahkemece, davacı tarafından davalı İ.. E.. aleyhine açılan Isparta 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/416 Esas sayılı alacak davasının sonucu beklenerek davacının alacaklı olduğu belirlendiği takdirde TBK’nun 19. madde gereğince danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda tarafların bildirdiği deliller toplanarak sonucuna göre karar vermesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 4.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.