Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/7978 E. 2014/16811 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7978
KARAR NO : 2014/16811
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/09/2012
NUMARASI : 2006/72-2012/434

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı borçlu K.. O..’nun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmaz hissesini 30.12.2003 tarihinde eşi davalı F.. O..’na, onun da 9.11.2006 tarihinde dahili davalı Y.. K..’a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Kemal ve F.. O.. vekili, eksik harcın tamamlanması gerektiğini, aciz belgesi sunulmadığını, davacılar ile davalı Kemal’in kardeş olduğunu,müvekkilinin davacı kardeşlerine borcu bulunmadığını, icra takibindeki tebligatların usulsüz olduğunu, menfi tespit davası açtıklarını derdest olduğundan sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacıların dava konusu taşınmaza 23.8.2002 tarihinde haciz koyduklarını ve 10.4.2003 tarihinde kaldırdıklarını, dava konusu taşınmaz hissesinin Kemal tarafından eşi Fikriye’ye bağışlandığını, davacıların aynı taşınmazla ilgili şuf’a davası açtıklarını, o davadan sonuç alamadıkları için eldeki davayı açtıklarını, kötüniyetli olduklarını, alacağın ve takibin zamanaşına uğradığını belirterek davanı reddini savunmuştur.
Dahili davalı Y.. K.. ile vekili, dava konusu taşınmazın emlakçı aracılığıyla ve iyiniyetle 875.000 TL bedelle alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, 14.12.2005 tarihli haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olmadığı davacılar tarafından aciz belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece aciz belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Takip dosyası kapsamından davalı borçlunun emekli maaşı ve Kars’taki iki taşınmazdaki miras hissesi (anılan taşınmazlar izalei şuyu davasına konu olup mirasçı sayısı ve borçluya düşecek hisse oranı ve değeri borcu karşılayacak oranda değildir)dışında başka malvarlığı olmadığı, aksinin de ispatlanamadığı anlaşıldığından 14.12.2005 tarihli haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek diğer iptal koşulları yönünden dosyanın esasının incelenmesi ve yukarıdaki yasal düzenlemeler gereğince dava konusu tasarrufların iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.