Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/7865 E. 2014/7405 K. 09.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7865
KARAR NO : 2014/7405
KARAR TARİHİ : 09.05.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/11/2012
NUMARASI : 2009/336-2012/458

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı Y.. B.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın neden olduğu kaza sonucunda davacıların desteğinin hayatını kaybettiğini ileri sürerek toplam 35.318,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve toplam 102.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile toplam 35.318,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve toplam 38.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi maddi tazminattan sorumlu olmak üzere davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı Y.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabestsizlik bulunmamasına göre davalı Y.. B.. vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılar aracın sürücüsü ve trafik sigortacısıdır. Zarardan 818 sayılı B.K’nın 141. maddesine göre müteselsilen sorumludurlar. Dava dilekçesinde davalıların müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi talep edildiği halde, kararda davalıların müteselsil sorumlu oldukları belirtilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önüne alarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı asıl olarak ne tazminat ne de bir cezadır. Amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmak ve ruhi ızdırabını dindirmek olması nedeniyle tazminata benzer bir fonksiyonu vardır. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dava konusu olayda, olayın meydana geldiği tarih, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, duyulan acı gibi nedenler dikkate alındığında, davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarı, duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı bir nebze hafifletebilmek için adalete uygun düşmemektedir. Bu nedenlerle manevi tazminata ilişkin hükmün davacılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Ayrıca, haksız eylemin meydana geldiği tarih haksız eylemi gerçekleştiren yönünden temerrüt tarihidir. Manevi tazminata faiz uygulanması talep edildiği halde faize hükmedilmemesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Y.. B.. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine, 2, 3 ve 4 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 3.919,55 TL kalan harcın temyiz eden davalı Y.. B..’dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 9.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.