Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/7397 E. 2014/7176 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7397
KARAR NO : 2014/7176
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

MAHKEMESİ : Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2008/252-2012/807

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı M.. F.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili; 28/10/2005 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinden E.. A.. ve M.. A..’ın oğlu, G.. A..’ın ağabeyi olan T.. A..vefat ettiğini, araç sürücüsü müteveffa İ… B.. tam kusurlu bulunduğunu, müvekkillerinin, T.. A.. vefatı nedeniyle derin bir üzüntüye maruz kaldıklarını, İ.. B.. sevk ve idaresindeki aracın, trafik sicilinde davalı M.. F.. adına kayıtlı olup kaza tarihi itibari ile davalı Y.. S.. A.Ş’ne sigortalı olduğunu ileri sürerek davacı E.. A.. için 100.000,00 TL, M.. A.. için 100.000,00 TL, G.. A.. için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 250.00,00 TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı M.. F..lı; kazada kusurunun bulunmadığını, tüm kusurun müteveffa İ.. B.. olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Y.. S.. A.Ş. vekili poliçe gereği manevi tazminat isteminin teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; kaza tarihinde T.. A… yaklaşık 17 yaşında olduğu, T.. A.. vefatı nedeniyle davacıların elem ve ızdırap duymamalarının mümkün olmadığı, ancak manevi tazminata hükmederken, Borçlar Yasası’nın 56. maddesi gereğince hakimin, özel durumları, olayın özelliklerini de gözönünde bulundurması, takdir edilecek tutarın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek miktarda olması gerektiği, manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasının da beklenemeyeceği olay tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, müteveffanın kaza tarihindeki yaşı, olayın meydana geliş şekli, kaza tarihi, davalının işleten durumunda olması hususları dikkate alınarak davalı M.. F.. aleyhine, davacılar lehine hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı E.. A.. için 8.000,00 TL, davacı M.. A.. için 8.000,00 TL, davacı G.. A.. için 5.000,00 TL manevi tazminatın kazanın meydana geldiği 28/10/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı M.. F..’dan alınarak adı geçen davacılara verilmesine, sigorta şirketi yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı M.. F.. vekili tarafından temyiz edilmiştir
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak; Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nın 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın çok düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı M.. F.. vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.095,21 TL kalan harcın temyiz eden davalı M.. F..’dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 6.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.