Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/7181 E. 2014/13933 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7181
KARAR NO : 2014/13933
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

MAHKEMESİ : Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2012
NUMARASI : 2011/528-2012/568

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın, 27.07.2011 tarihinde neden olduğu trafik kazası sonucunda, müvekkillerinin desteği Elmas’ın yaşamını yitirdiğini belirterek, davacı eş ve çocuklar için 5.000 TL maddi, eş için 50.000 TL manevi, 4 çocuk için 25.000’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 17.10.2012 tarihli dilekçesi ile 5.000 TL maddi tazminatın 3.000 TL’sinin eş İsmail, 500’er TL’sinin 4 çocuk için talep edildiğini açıklamış, 08.10.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile, maddi tazminat istemini 5.585,46 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığından ıslah istemi reddedilerek, bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacı İsmail için 3.000 TL maddi tazminatın davalı sigortacıdan 16.11.2011 temerrüt, diğer davalılardan kaza; 7.500 TL manevi, Nazan, Nalan, Sibel ve Evren için ayrı ayrı 5.000’er TL manevi tazminatın sigortacı dışındaki davalılardan
kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK.’nun belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. maddesinde” (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu trafik kazası nedeniyle müvekkillerinin desteğinin ölümü nedeniyle 5.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş, bilirkişi raporu doğrultusunda 08.10.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 5.585,46 TL’ye yükseltmiştir. Dava, yukarıda açıklandığı üzere, belirsiz alacak davası olduğundan, ıslahla arttırılan talebin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, tüm davacılar için takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 21.10.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.